Çin tarihinde ilk defa İranla imzaladığı 400 milyar $’lık yatırıma karşılık petrol satışı + 25 yıllık stratejik anlaşma + askeri işbirliği + istihbarat paylaşımı anlaşmasıyla tek kurşun atmadan İran’ı işgal etti.İran artık Çinin kolonisidir.
Tarihte İran Çin ilişkileri
Çin ve İran’ın tarih boyunca ilişkiler geliştirmiş 2000 yıl öncesine dayanan temaslar genel olarak barışçıl bir nitelik taşımıştır.
Wei ve Jin dönemlerinde (MS 265-420) de askeri temsilciler İran coğrafyasında temaslarda bulunmuştur. Sui Hanedanlığı (MS 589-618) ile Sasani Devleti ortak tehdit addettikleri göçebe toplulukların akınlarına karşı mücadele etmiştir. Daha sonraki dönemlerde Arap akınlarıyla mücadele eden Sasaniler Çin’den yardım talebinde bulunmuştur. İki ülke arasında askeri ve ticari ilişkiler ön planda olmakla birlikte kültürel ilişkiler de kurulmuştur ki İpek Yolu bu ilişkilerin gelişimine olanak sağlayan temel faktördür.
1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra Pekin’in SSCB’ye, Şah Rıza Pehlevi yönetimindeki İran’ın ise ABD’ye yakın politika izlemesi sebebiyle Soğuk Savaş’ın başlarında ilişki geliştirilememiş, hatta Tahran, Milliyetçi Çin(Taipei) ile ilişki arayışına girmiştir. Bununla birlikte Çin’in 1954’te ilan ettiği barış içinde birlikte yaşamanın beş prensibi (diğer ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüklerine saygı, mütekabiliyete dayalı olarak saldırmazlık, başka devletlerin iç işlerine karışmama, eşitlik ve karşılıklı fayda) ile Şah’ın aynı dönemde ortaya koyduğu yeni diplomasi anlayışı ilişkilerin önünü açmıştır. Ayrıca 1950’lerinsonlarında Çin ile SSCB arasında belirmeye başlayan diplomatik ayrılık, Pekin’i daha “bağımsız” bir dış politika izlemeye ve farklı ülkelerle temaslarını artırmaya itmiştir. 1971’de Şah’ın kız kardeşleri Eşref ve Fatma, ikili ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla Pekin’i ziyaret etmiştir. Nitekim iki ülke Ağustos1971’de yayımladıkları ortak bildiriyle resmi diplomatik ilişkilerin başladığını duyurmuştur.
1971’den 1978’e kadar ticaret hacmi 20 kat artarak 118 milyon dolara ulaşmıştır.22 Çin ilk kez 1974’te İran’dan petrol satın almış ve ithal edilen petrol miktarı 1980’lerde ciddi oranda artış göstermiştir. Pekin 1977’de İran’dan günlük 6.164 varil petrol alırken, bu miktar 1982’de 20.548 varile, 1989’da 41.096 varile yükselmiştir.
1979’da Şah’ın devrilmesinden sonra başa geçen Ayetullah Humeyni, SSCB ile sorunlu ilişkileri bulunan Çin’e ihtiyatlı yaklaşmayı tercih etmiş, ancak Irak İran Savaşı sırasında Çin’in İran’a silah satışı ve desteği ikili ilişkileri yeniden canlandırmıştır. Zaten gerçekleştirilen devrim sebebiyle İran’ın uluslararası ortamda yalnızlaşması ve ABD’nin ekonomik yaptırımları Çin ile ilişkilerin artırılmasını gerekli kılmıştır. 1980’lerden itibaren önemli bir petrol ithalatçısı haline gelen Çin ise İran ile ilişkilerini, Amerikan nüfuzunun hissedildiği Orta Doğu’da istikrarlı ve güvenli biçimde enerjiye ulaşma hedefi çerçevesinde değerlendirmiştir. Ayrıca Sovyetler’e karşı dış politika seçeneklerini artırma 1989 Tiananmen Olayları sonrası kendisine yönelik oluşan tecridi kırma ve ticari fırsatlardan yararlanma adına İran ile iyi ilişkiler önem taşımaktaydı
Soğuk Savaş sonrası ikili ilişkiler daha da artmış ve İran, Çin’in Orta Doğu’daki en önemli ortaklarından biri haline gelmiştir. 1995’te Çin’e ihracatını artırmak amacıyla İran, petrol rafinerileri yetersiz olan bu ülkeye yeni rafineri kurulması amacıyla 25 milyon dolarlık yatırımda bulunma kararı almıştır.
1996’da ABD’nin aldığı, İran ve Libya’nın petrol ve doğal gaz sektörlerine yılda20 milyon dolar ve üzerinde yatırım yapan yabancı sermayeli şirketlerin cezalandırılması kararı sonucu Batı merkezli yabancı şirketlerin İran enerji sektörüne yatırım yapmaktan sakınması, Çin için önemli bir fırsat teşkil etmiştir
.1997’de günlük 70.000 varil olan petrol ithalatı oranı, 1999’da 100.000 varileçıkmıştır.25 Ayrıca 1999’da NATO’nun Sırbistan’a yönelik bombardıman ısırasında Çin’in Belgrat’taki büyükelçiliğinin Amerikan savaş uçakları tarafından “yanlışlıkla” vurulması ve 2001’de Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üye olması, Washington’un Çin-İran ilişkilerini şekillendirme çabalarının önüne set çekmiştir. Zira gerek büyükelçiliğin bombalanmasının Çin hükümeti ve halkın nezdinde yarattığı tepki, gerekse DTÖ üyeliği sonrası Çin pazarının serbestleşmesi ve Çin’in uluslararası ticaretle ilgili gerçekleştirdiği politika değişiklikleri sonucu dış ekonomik ilişkilerinin gelişimi, Washington’un Pekin ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştirerek Çin’i İran ile ilişkilerini gözden geçirmeye zorlama girişimini başarısızlığa uğratmıştır.
2002’de İran’ın uranyum zenginleştirme programının açığa çıkması, Batılı devletlerin İran üzerindeki baskısını artırmasına sebebiyet vermiştir ki bu da Çin-İran arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin önünü daha da açmıştır. 2000yılında Çin devlet şirketleri CNPC ve Sinopec, doğal gaz ve petrol yataklarının keşfi ve işlenmesi konularında İran Ulusal Petrol Şirketiyle önemli anlaşmalar gerçekleştirmiştir. 2004 yılında iki ülke arasında LNG satışıyla ilgili 20 milyar dolarlık bir anlaşma imzalanmıştır.
2006’da ise Çin İran’ın bir numaralı ticaret ortağı haline gelmiş, 2003’te 7.8 milyon dolar olan Çin’in İran’a yönelik doğrudan yatırımları, 2011’de 600 milyon doları geçmiştir. Çin halihazırda İran’da üretime dönük endüstriye (petrol çıkarma gibi) en fazla yatırım yapan yabancı devletlerden biridir. Ayrıca 2000’lerin başında 10 milyar doların altında olan toplam ticaret hacmi, 2014 sonrası 50 milyar doların üzerine çıkmıştır.
İran’ın eski Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi iki ülke arasındaki ilişki hakkında, “İki ülke birbirini tamamlamaktadır. Onların sanayisi var, bizim de enerjimiz” yorumunu yapmaktadır. Buna ilaveten Rusya ve Çin gibi iki önemli bölgesel güç öncülüğünde kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nde İran 2005 yılında gözlemci statüsüne sahip olmuştur. Siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında işbirliğini öngören bu örgüte, İran’ın 2008 yılında tam üyelik başvurusunda bulunmasına yönelik yaklaşımlar, Batı ile Çin’in bu ülkeye farklı bakış açılarını yansıtır mahiyettedir.
ABD Eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld “terörle mücadele etmek istediğini söyleyen bir forumun, dünyadaki terörizm destekçisi ülkelerin başında yer alan bir ülkeyi bünyesine almak istemesi oldukça ilginç” açıklamasını yapmıştır. Bunun karşılığında ŞİÖ Genel Sekreteri Zhang Deguang’in cevabı, “gözlemci statüsündeki üyelerimize terörü destekleyen ülkeler tanımlaması yapılmasını kabullenemeyiz. Eğer terörü desteklediklerine inansaydık onları örgütümüze davet etmezdik” şeklinde olmuştur.30 Bugün halen gündemde olmaya devam eden İran’ın ŞİÖ’ye tam üyeliği konusunda Pekin’in yaklaşımının değişmemiş olduğu görülmektedir. Bu desteğin temel gerekçesi, Çin’in emperyalist amaçlar taşıyan “Bir Kuşak, Bir Yol” (One Belt, One Road) girişimi adını verdiği tarihi İpek Yolu ticaret hattını yeniden hayata geçirme projesi açısından büyük önem taşıyan İran’la ilişkilerine kurumsal nitelik kazandırmaktır.
Temmuz 2015’te İran ile BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya’dan oluşan P5+1 grubu arasında Tahran’ın nükleer programına ilişkin varılan anlaşma (İran’ın Nükleer Programına İlişkin Kapsamlı Ortak Eylem Planı) sonucu BM, ABD ve AB’nin İran’a yönelik yaptırımlarının büyük oranda kaldırılması, Çin-İran ilişkilerine ivme kazandırmıştır. Zira hem Çinli şirketler İran’a yönelik yatırımları ve işbirlikleri sebebiyle ABD’nin yaptırımına maruz kalma riskinden kurtulacak hem de İran’ın üretimi artırma olanağına kavuşması sonucu daha fazla enerji ithal edebilecektir. 2016 yılı başında Şi Cinping’in Tahran ziyareti sırasında taraflar, gelecek 10 yıl içerisinde iki ülke arasındaki ticaret hacminin 600 milyar doları geçmesinin hedeflendiğini ve ilişkilerin kapsamlı stratejik ortaklık düzeyine çıkarılması kararı alındığını belirtmiştir. Ayrıca Çin’in kara ve denizden ekonomik olarak Batı’ya bağlanmayı hedefleyen “Bir Kuşak, Bir Yol” adlı modern İpek yolu projesinde İran coğrafi konumu itibariyle önemli bir yere sahiptir. İran, Hazar Denizi’ne ve Basra Körfezi’ne sınırı olması dolayısıyla jeostratejik açıdan merkezi bir konumdadır. Bir Kuşak, Bir Yol” girişimi kapsamında Merkezi Asya’dan geçmesi ön görülen Çin-Merkezi Asya – Batı Asya ekonomik koridoru, Çin’i karadan Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’ya ulaşımını sağlayacak en önemli projelerden biri olup, İran da bu koridor üzerinde bulunmaktadır.
Bu sebeple söz konusu projenin uygulanabilirliği açısından İran yadsınamaz bir ehemmiyete sahiptir. İran Ekonomi Bakanı Ali Tayyebnia İran’ın bu projenin uygulanmasında aktif rol oynamak istediğinin altını çizmektedir. Zira “Bir Kuşak, Bir Yol” projesi çerçevesinde İran karayolları, tren yolları, limanlar ve enerji nakil hatları gibi altyapı hizmetlerinin gelişimini içeren projelere dahil olacak, finansal destek elde edecek ve ticaretini geliştirebilecektir. Şubat 2016’da Şanghay’dan kalkan ilk yük treni deniz yoluna kısayla 30 gün önce Tahran’a varmış ve iki ülke arasında yeni bir ticaret bağlantısı oluşturularak söz konusu koridorun ilk adımlarından biri atılmıştır. Uzun vadede demiryollarının geliştirilerek, Çin’den kalkan trenlerin İran üzerinden geçerek Avrupa’ya ulaşması, böylece İran’ın hem Avrasya ticaretine daha fazla entegre olması hem de önemli bir transit ülke haline gelmesi planlanmaktadır.
İranın Uygur Müslümanlarına soykırım yapan Çinle 25 yıllık stratejik anlaşma + askeri işbirliği + istihbarat paylaşımı anlaşması imzaladı .Düşünün Anayasasında Ateist Komünist olan Mehdinin vekili olduğunu iddia eden bir Devlet ( İran) ile onun yeryüzünde savaşacağı bir Devlet (Ateist Çin) işbirliği yapıyor.
Tarih boyunca barışçıl bir nitelik taşımış olan ikili ilişkilerin günümüze Çinin İran’la yaptığı anlaşma İran’ı Çinin enerji ihtiyacının bir kısmını karışılacağı Çin mallarının satılacağı Çinin kolonisi yapmıştır.Çin ve İran’ “stratejik ortak değildir. İran Çinin kölesi olan bir sömürülen bir ülke durumundadır.
Kaynakça:
1) CAŞIN Mesut Hakkı, “ Değişen Uluslar arası Konjonktür ve Çin Ulusal Güvenlik Stratejilerinin Yeni parametreleri”
2)ADIBELLİ Barış, Ejderhanın İç Dinamikleri: Çin Dünyayı Nasıl Okuyor? İnternet adresi:http://www.as-add.de/Dosya/uluslararas/708-Cin.html, erişim tarihi 13-11-2008