“Bir intihar olayı okuyunca, insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değil, intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir…” Demiş Simone de Beauvoir. Gerçi toplumumuzda intihar haberi duyunca direkt kınamaya başlarız ya da hala var olmanın verdiği kibirle kişinin yok oluşunu acırız. Kimse nedenini nasılını sorgulamaz. İntihar mı etti? O kişi günahkardır, bitti. Peki neden böyleyiz? Neden bu denli acırız belki de öfke duyarız? Oysa ki Filozoflar, intiharın bir cesaret ve bilgelik işareti olduğunu belirtmişlerdir. Çicero ile birlikte bütün Stoacılar, kendi eliyle hayata son vermeyi erdemli bir insanın eylemi olarak algılamışlardır. Tabi dinler ile birlikte bu algı yıkılmış ve intihar etmek yasaklanmıştır. Dini inancı olan bireylerin olmayanlara göre daha az intihar ettikleri ortaya çıkmıştır. İyiki de yıkıldı bu düşünce deyip yazımıza devam edelim.İİntiharınlemenin en iyi yolu ondan kaçmayıp nedir ne değildir anlamaktır. Arapça kökenli intihar “kendini öldürmek” şeklinde tanımlanmaktadır ve üç aşamadan oluşur; intihar düşüncesi, intihar girişimi ve intihar. İntiharı açıklamaya yönelik Psikolojik ve sosyolojik teoriler bulunmaktadır. Aynı zamanda verilere göre kadınların erkeklere göre, çalışmayanların çalışanlara, eğitim durumu düşük olanların yüksek olan kişilere, bekarların evlilere göre, intihar etme oranı daha fazladır. İntihar girişimi başarısız olan kişilerin büyük çoğunluğu ise yaptığından pişman olduğunu görmekteyiz. Yani verilere bakıp ben de bekarım, işsizim vs. deyip intihar etmeye kalkmayın:) Araştırmanın beni şaşırtan yanı yaz mevsiminde intihar vakaların artmasıdır. Mevsimlerin psikoloji üzerindeki etkisine başka bir yazımda ele alacağım. Sonuç olarak şartları ve eğitim düzeyini artırılırsa bu oranda düşüş gözlenebilir sanıyorum çünkü kırk saniyede bir kişi intihar ediyor. Ne kadar da korkunç bir bilgi değil mi? Söz konusu korona için canla başla mücadele edilirken böyle gerçekleri kimse görmek istemiyor. Siz, bu yazıyı okuyan kişi sıkı sıkı sarılın hayata çünkü her şeye, her koşula rağmen yaşamaya değer. Değmeyeceğini düşünseniz bile değerli kılmak sizin elinizde. Noah Harari nin de dediği gibi ‘Yaşamakiçin bir sebebiniz varsa her şeyle baş edebilirsiniz.’ Siz de sebeplerinize sıkıca sarılın. Yoksa bile var edin, oluşturun. Tuhaf olsun, gülünç olsun ama sizi ayakta tutsun çünkü YAŞAMAK DİRENMEKTİR.
.