Gezegenimiz büyük bir imtihandan geçmekte.
Bir virüs ülkeleri kimi zaman ve yerde içe kapanmaya iterken; yine kimi zaman ve yerde daha katılımcı olmaya zorlamakta.
Yaşananlara baktığımızda, insanlığın bencilliğinin ve hırsının, maneviyattan ziyade maddiyatçılığa meyletmesi…
İçinden çıkılamaz sarmallara yönlendirecek gibi insanlığı.
İnsanların, toplumların, devletlerin; birbirlerini alt etmeye çabaladıkları gayretkeşlikten, ticaret savaşlarından, yine birbirlerine el uzatmaya meylettikleri bir süreci yaşıyoruz.
Liberalleşmenin ve liberal politikaların sanki tek ve biricik değerlemiş gibi küresel köye pazarlandığı dönemler, artık acaba geride mi kalacak?
Vahşi kapitalizmin, ne insan canı ne de insan hakları dinlediği, üretim ilişkilerinden sosyal ilişkilere ve dahası uluslararası etkileşimin düşmanca ve habis emeller adına sürdürüldüğü tek dünya sistemi, acaba çatırdamaya mı başladı?
Koronavirüs ile beraber düşüncelerini serdedenler, yeni bir dünyanın bizleri beklediğini müjdeliyorlar.
Acaba bu dünya düzeni nasıl olacak? Bir alt üst oluş mu yaşayacağız; veya insanlar akıllarını başlarına devşirerek, daha yaşanır bir ortam yaratmanın mı derdine düşecekler?
Liberal sistemin, hem siyasetten hem de ekonomiden tasfiyesine mi şahit olacağız?
İçinden geçtiğimiz virüs odaklı türbülans, ekonomik bağlamda, yine acaba acı reçetelere mi ram edecek insanları?
Bekleyip göreceğiz.
Bakalım, insanlık, bu kudretinin yetmediği, öngöremediği gelişmenin ardından nasıl bir dünya düzeni tasavvur edecek?