İnsan İç Dünyasına İlişkin

İnsan İç Dünyasına İlişkin

İnsan İç Dünyasına İlişkin

Franz Kaka Dönüşüm isimli kitabında; ” Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor.” der.

Kimimiz mutlu, kimiz umursamaz, kimimiz ise soğuk birer maske ile koruma altına alırız kendimizi. İnsan iç güdüsü olsa gerek; kendini olduğundan farklı tanımlamak. Fernando Pessoa bu konuya ilişkin çok güzel bir söylemde bulunmuş: İstemeden varım, istemeden öleceğim. Olduğum şey ile olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında koca bir boşluğum. İnsan kendisini koruma altına alırken aslında bir çok kendine has özelliğini sinikleştirip toplumun kabul edeceği popüler bir kimliği benimsemektedir. Kafka’nın dediği gibi herkes kendi parmaklığı ardında topluma karışmakta; görünüşte birbiri ile benzer aslında ise birbirinden olabildiğince farklı sürüklenmektedir. Peki neden? Bizi bu şekilde davranmaya iten, kendimizi korumamızı sağlayan bu güdü neden?

İnsan karşısındaki insana, kendini tam anlamıyla açmış olduğu her an heybesini kırgınlıkları için hazırlamış bulunmaktadır. Büyük bir özveri ile tüm zaaflarını, yaralarını, iç dünyasının şeffaflığını açığa vuran insan savunmasız bir şekilde kalakalmış demektir. Artık karşı taraftan gelen en basit bir davranış, söz bile iç dünyada yıkımlara neden olacaktır. İnsan, insandan gelecek her türlü davranışa karşın gardını almış olup iç dünyasında bulunan tüm farklılıklarını koruma gereksinimi duymaktadır. Şüphe yok ki o bunu yapmaz dediklerimiz tam anlamıyla dediklerimizi yaptı. İşte insan daimi olarak birisine kalbiyle koşmaktan hep kaçmıştır. Çünkü içimizde yarattığımız insan ile aklımızın gördüğü insan bir türlü uyum sağlayamamıştır. İnsanlar kırılmak ile baş edemediği zamanlarda; hem kırılmaktan hem de eli boş dönmekten korkmuş ve bu nedenle iç dünyasını sınırlı insanlar için açık tutmaya karar vermiştir. Bir insanı tanımanın en güzel yanı iç dünyasına bakmaktır. Maskeleri varken herkes istediğimiz kriterde ve karakterimize uygundur. Hepimiz kendimizi korumalıyız elbette. Maskelerimiz de var olmalı zira her insanın içtenliği hak etmediği bilincindeyiz. Ancak takmış olduğumuz maskelerin karakterimizle uyuşmasına özen göstermeli, o maskelerle kendi iç dünyamızı korurken başkalarının iç dünyalarında onulmaz kırıklar ve iyileşmez yaralar bırakmamalıyız. Hepimiz beraberimizde taşıdığımız parmaklıklarla yaşıyoruz ya hani; kimin nelerle mücadele ettiğini bilemeyiz. Nazik olalım daima. Nazik olmak bizden bir şey götürmez ama karşımızdaki insana yeni bir umut katabilir, yeniden çiçek açtırabilir. Kendi hayatımız kadar başka insanların hayatına da saygı duyup güzelleştirebilmek yahut en azından daha büyük yıkımlara neden olmamak dileklerimle…

NOT: Kendime sık sık hatırlattığım bir öz eleştirimden ibarettir.

Kendi halinde
Hobi amaçlı yazılar yayınlamaktayım. Umarım eğlenceli ve güzel zaman geçiririz.
Subscribe
Bildir
3 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Beni Sevmeyen Adama
Beni Sevmeyen Adama

Beni Sevmeyen Adama

Sonraki
İstatistiklere Yansımayan Korona Gerçekleri, İstatistik Biliminin Çaresiz Kaldığı Vicdan Acısı
İstatistiklere Yansımayan Korona Gerçekleri, İstatistik Biliminin Çaresiz Kaldığı Vicdan Acısı

İstatistiklere Yansımayan Korona Gerçekleri, İstatistik Biliminin Çaresiz Kaldığı Vicdan Acısı

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.