Herkes dünyanın en iyi insanı kendisine bakınca. Tabii her insanda eksik olur, tabii ki kusursuzluk Allah’a mahsustur. Ama kendisi de fikirleri, dünya görüşü ve davranışlarıyla dünyadaki en iyi insandır değil mi?
Bir kişi hata yapmayıversin, kendisi o hatayı asla yapmayacak ya (!), eleştirir de eleştirir. Her zaman bu böyledir, istisnalar olur tabii ama onların ne önemi var ki?
Kendisi mükemmel ya, çevresindekiler de öyle davransın ister, belki de istemez?
Belki de sadece kendisinden küçük gördüğü insanları eleştirerek aldığı zevktir onu tatmin eden. Çevresindekilerin ne kadar mükemmel olduğu değildir aslında mesele, asıl mesele kendini o kadar mükemmel görüyordur ki hataları yüzüne vurulduğu zaman bu karşı tarafın suçu oluyordur. Kendisi hariç diğer insanlar her zaman hatalıdır, hayat boyu hata yapmaya mahkumdur ki onları eleştirebilsin.
Ah, ama O kişi o kadar değerli ve el üstünde tutulmalıdır ki, insanlar ona karşı her zaman başı önünde beklesinler, her dediğine “He” desinler. Doğru ve yanlışı bir bakıma onlar belirlerler çünkü, değil mi ama?
Peki nedir gerçekten doğru ve yanlış?
Herkesin kendi doğru ve yanlışları var. İnsanlar sosyal canlılar oldukları için toplum olarak birlikte yaşarlar. Ve bu birlikte oldukları düzenin bozulmaması için doğru ve yanlış gördükleri kararları uygularlar, kurallar koyarlar, bazı şartlar içinde yaşarlar.
Toplumda düzeni belirleyen kuralların temeli sağlam değilse toplum da sağlam olmaz. Basit bir mantık değil mi?
Ama toplumda, yani insanlarda sahiplenme, kendisinden yaşadığı yere ve dünyaya iz bırakma hevesi vardır. Buradan şuraya varacağım, temeller yanlış veya doğru da olsa, insanlar düşünmedikçe bu temelleri düzeltemezler. Çünkü geçmişe ve soylarına olan bağlılıkları, alıştıkları bu düzeni değiştirmek onlara zor gelir. Zorluğa göğüs germek de her yiğidin harcı değildir.
Düşünmek için de bilgi gerekir, ama herkes yeteri kadar bilgiye sahip olmadan düşünmeye çalıştığı için ortaya çıkan düşünceler de bozuk oluyor. Bir kitabın sadece özetini öğrendikten sonra kitabı okuduğunu iddia etmeye benzer bu. Temel bilgisini bildiğin bir gerçektir evet, ama bu temelin sağlam değildir.
Günümüzde bilgiye ulaşımın kolay olduğu düşünülüyor. Ben bu fikre bir yere kadar katılıyorum. Çünkü artık herkes kendisi için yaşamaya başladı ve bu yüzden insanların verdiği bilgi, kendi savunduğu fikir ve işine gelen düşünce yapısı kadar doğru oluyor.
Bu yüzden gerçekten okuyup araştırmaya, doğru bilginin peşinde koşmaya çalışan, kendi doğrusu olmasa da duyduğu fikri düşünüp anlamaya çalışan, dünyada bıraktığı iz ne kadar derin olursa olsun bir gün silineceğini bilen ve buna göre hareket edebilen bir insan, hazinedir bence.