Zaman iki gündür;
Güvenli ve tehlikeli.
Hayat iki hayattır;
Huzurlu ve kederli.
Görmez misin denizin üstünde
Birçok leş yüzer durur.
Oysa derinlerinde
Nice inciler bulunur.
Gökyüzünde varsa da sayısız yıldız
Sadece ay ve güneş tutulur…
Her beşer düşünür nursimaya sahip olduğunu,özel ve seçilmiş olduğunu,unutulmaz bir halihazırda yüce varlık olduğunu.Var mıdır bunu reddedebilecek mahluk?! Tabi efendim sürçülisan yok bu tanımda nitekim görkemli ,şahane,yanlışlarıyla hemhal olup da Venüse layık ruhlara ve bedenlere sahip insleriz.
Peki biz bu mükemmelliğimizi nasıl ne zaman unuttuk da leyle düştük,içtik de kahır ettik?Kimi çevre dedi kimi ebeveyn kimi kader diye anlattı .Görkemliğimizi hatırladıktan sonra bu yavan kalmış açıklamalara nasıl tamah etmemiz beklenir de biz zekasıyla ün salmış varlıkları kandırmaya çalışırlar şaşmamak elde değil doğrusu!Mizahzen tarafımızın bir yansıması olmalı bu açıklamalar da …
Aydınlık ve karanlık,sevgi ve nefret,iyi ve kötü,temiz ve kirli…Bakarsan üçlük yok hayatta !Dedemin dedesinin dediği gibi her şey zıddı ile kaimdir.
Bir seçim hakkına sahip olmak bile ne kadar bize değer biçildiğini gösterirken seçimimizin değerini de pazara çıkarır.Heyhat! Hamurumuzu kendimiz yoğurup kendimiz yerken ifritlik de pazar da yerini almış! Elimiz hangine gider_gitmez al sana bir ikilik daha …Gel bu zor görünen kolay pazarlığın nefsi yolculuğunun sözde zor alışverişini…
Bu kadar basit ve değer biçilmiş hayatlarda vakit geçirmek ne kadar başa çıkılmaz olabilir diye sormak işten değil! Gelin yükümüzü bırakıp çeşme başına, avuç avuç abıhayata kanalım derim. Yıkanıp paklanıp rüzgarla gelen tozu toprağı katranı dökelim ,içimizi dışımızı.