Gerçekte ben kimim?
Herkes bunun arayışında dimi? Bazen öyle zamanlar geliyor ki bir hiç gibi hissediyorum. Hissettiğim kişi ben olmuyorum.
Kimim ben? Annemin babamın kızı, ablalarımın kardeşi, kardeşimin ablası, yakın arkadaşlarımın beklentisi, sevgililerimin beğenisi.
Neyim ben tam olarak? Olduğum kişiden emin değilim. Olmayı sevdiğim kişiden emin değilim. Kendimi aramak bu kadar zor muydu?
Beklentiler yüzünden mi bilmiyorum veya karmaşık hislerimden mi bilmiyorum ama hiç karşılıksız sevildiğimi hissetmedim. En ufak hatamda kötü olacakmışım gibi hissettiğimden hep kusuruz biri olmaya çalıştım. Kusursuz sevgili, kusursuz evlat, kusursuz arkadaş. Ne zaman kendimi değersiz hissetsem hemen bu düşünce gelir aklıma.
‘Zaten seni kimse karşılıksız sevmez ki. Çoğu kişi sana tahammül ediyor belki de. Huysuzsun, anlaşması zor birisin, öfke dolusun. İçinde bütün kötü duygular yuva yapmış. Hak ediyorsun’
Belki de yanlış değildir içimdeki bu ses. Ne zaman arkadaşlarım bana ihtiyaç duymasa unutuldum. Ne zaman kurallar dışına çıksam nankör ve sınırsız bir evlat oldum. Hele aşk hayatım. Ne kadar sevdiysem o kadar az değer aldım. Onlarında ilgisi benim kim olduğum değildi de yüzümdü.
Yine söylüyorum, defalarca da tekrar edeceğim. Bir türlü kimseye yetemedim.
Beni karşılıksız sevdiğini düşündüğüm herkes günün sonunda benim ne kadar kötü biri olduğumu düşündü. Huysuz olduğumu düşündü.
Kendine yetemeyen başkasına yetebilir mi zaten.