Son dönemlerde sektörde See kadar iddialı bir dizi görmemiştik. İddialı olanlar da ya beklentileri karşılayamadı ya da tam tersi, iyi olan diziler de iddialı bir tanıtımdan kaçındılar. Hem güzel olup hem iddiasını karşılayan bir gerçekten büyük bütçeli bir yapım kendisi.
Çoğunuzun bildiği üzere sanal dizi/film platformları son zamanda oldukça popülerleşti. İlk ve net dünya çapında Netflix’in böyle bir başarı yakalayabilmesi diğer firmaları da hareketi geçirdi. Apple’da bunlardan biri. See dizisi -kendilerinin ilk yapımı- ile sektöre onlarda girmiş oldu. Hem de oldukça sert ve güzel bir şekilde.
Daha önce gördüklerimiz farklı, çok farklı bir hikayeye ve dünyaya sahip olması
Dizi hakkında söylememiz gereken en önemli şey, alıştığımızdan farklı bir hikaye işliyor olması.
Çok ayrıntıya girmeden kısaca konuyu anlatmak gerekirse dizi, gelecekte insanlığın görme duyusunu kaybettiği bir çağda yaşayan insanlarla dolu dünyanın hikayesini anlatıyor. Daha önce bu tür bir olayı konu alan dizi olmayışı, bu diziyi oldukça ilgi çekici hale getiriyor ve ayrıca kaliteli bir yapım olması da onu daha da güzel yapan etkenlerden biri.
Sıkı ve iyi işlenmiş bir hikaye
Dizinin hikayesi oldukça sağlam. Ne insanı boğan bir anlatıma sahip, ne de kafanda deli soru işaretleri bırakan bir hikaye örgüsüne. Herşey oldukça sade. Ama bu baştan savma yapıldığı anlamına kesinlikle gelmiyor. Kısa ve sade olmasına rağmen oldukça doyurucu bir yapıya sahip bir dizi See. Bu söylediklerim hem içinde bulunduğu dünya bakımından hem de hikaye açısından geçerli olduğunu hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum.
Oyunculukların kalitesi ve oyuncuların seviyesi
En başından beri dediğim gibi oldukça iddialı ve büyük bir yapım olduğundan oyuncu konusunda büyük isimlerle anlaşma konusunda Apple’nın elini hiç korkak alıştırmadığını gösteriyor.
Ana karakterimiz, sinema dünyasının çok sevilen karizmatik isimlerinden Jason Momoa başta olmak üzere Hera Hilmar, Christian Camargo, Alfre Woodard gibi isimlerin dizide olduğunu söylememiz gerekiyor.
Bunun dışında dizide göreceğimiz ama çok fazla aşina olmadığımız Archie Madekwa ve Nesta Cooper gibi isimlerin de bu dizide, belki de kariyerlerinin en iyi performanslarını göstererek adlarını duyurduğunu görebiliyoruz.
Bunun dışında oyunculukların seviyesi, gerçekten büyük bir yapım olduğunu iddia eden bir dizi müthiş bir seviyede diyebiliriz. Zaten GOT’dan oyunculuğunun kalitesini gördüğümüz Jason Momoa’nın başını çektiği bir ”kaliteli oyunculuk hastalığı” dizi boyunca en sevdiğiniz etkenlerden biri oluyor. Bu konuda dizi yapması gerekeni eksiksiz bir şekilde yapıyor. Kimsenin şüphesi olmasına gerek yok diye düşünüyorum.
Dizinin oldukça ilgi çekici dünyasının gerçekçiliği
Bilindiği üzere özellikle bu tür dizilerde ki oldukça zor bir çekim sürecini tahmin edebildiğimiz bu hikayede, dizinin hiçbir masraftan kaçınmadığını net bir şekilde görmek mümkün.
Çıkan haberler de neredeyse bölüm başına ”15 milyon dolar” harcandığı yönünde olduğu şeklinde. Işıklandırma, atmosferin havası ve müzikler gibi birçok sizi diziye çeken etmen harika bir uyum içinde dizi boyunca. Bunu farketmeden edemiyorsunuz.
Görme duyularını kaybetmiş insanların yaşadığı bir dünyanın hikayesini sinemaya uyarlamak oldukça zor. Hem hikaye anlamında hem oyunculuk anlamında hem de gerçekçilik anlamında. Ancak dizi, bu yükün altından harika bir şekilde kalkıyor ve bazen beklentilerinizin üstüne çıkan sahnelerle sizi baş başa bırakabiliyor.
Sonuç olarak;
Son zamanlarda çıkan ve çok kaliteli olan bu diziyi kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Bu tür bir yapımı kaçırmak, daha sonra farkettiğiniz zaman sizi üzebilir. Çok keyif alacağınızdan ve bir oturuşta izleyebileceğiniz türde bir dizi olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim.
Diziye puanım 9/10
En yakın zamanda bu harika diziyle tanışıp, keyif almanız dileği ile. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere …