Nefes alamıyormuş gibi hissettik. Yaşadığımız tüm şeylerin ağırlığının altında eziliyormuşcasına… Her defasında pes ettik. Her defasında kendimizde kalkacak o gücü bulmaya çalıştık. Peki ya bulduk mu? Bu pes edişten bizi kurtaracak olan kendimizdeki o gücü bulmak mı? Bizi yaşamaya bağlı kılacak olan o şey… Sadece bulmak yeter mi? Ya da o şeyi bulmaya çalışmak mı? Kafamda deli sorular. Beni yaşama bağlayacak olan o şey neydi? Bu cevap ya benim bulamayacağım kadar uzakta ya da o kadar basit ki sorunun karmaşasında kaybettim kendimi.
Hep masallara inandığım için mi bu haldeyim? Her zaman iyiler kazanır dediğim için mi yüz üstü çakıldım?
Durdum, durdum, durdum… Hiçbir şey düşünmemeye çalışarak durdum. Eğer düşünmeye kalksam psikolojim iyi şeyler bulmama yardım eder miydi? En mantıklı kararı vermeye çalıştım ve durdum, sadece durdum. Boş bakıyor gibi gözüken ama aynı zamanda çok şey anlatmaya çalışan o gözlerim ile baktım durdum.
Ve o an fark ettim. Eğer ben kendimde BENİ YAŞAMA TUTUNDURACAK O ŞEYİ aramaya kalktıysam, bende zaten kalkacak güç oralarda çırpınıyordu. Yangının ardından kalan tek kıvılcım gibi… Sadece bir kıvılcım arıyordu sadece bir. Ve ben onun o çaresizliğini gördüm. Ve ona yardım ettim.
Benim kendimde o ŞEYİ aramam bile benim ne kadar yaşamaya istekli olduğumu anlatıyordu aslında. Tıpkı masallardaki gibi.. ‘YAŞADIĞIMIZ SÜRECE UMUT HER DAİM BİZİMLEDİR’
Ne olursa olsun yaşa.. İçimizdeki yaşamak isteyen o tek kıvılcım için değer..