Ben yamuk giden yollara adanmış sen yolundan şaşmayan
Yanlış duymadın ya Ebubekir hiç bir işi rast gitmeyen kendi sessizliğinde kendinin katili bir adamım ben
Yakındığı gecelerde çokça şarap içmiş şaraptan boğulan serçeler le
Ben kendi serçelerimi boğdum sen Muhammed’inin yanından başka bir yere hicret ederken bile kalben onu düşündün
Cahiliye döneminde bile mütevazıydın şaşmadın yolundan kararlarında nettin bu bendeki kararsızlık niye ?
Bu gece seni görmeyi isterdim ay ışığını hiçe sayıp yüzünün nuruyla aydınlanan gökyüzünde
Sokaklarım karanlık yürüyemez oldum halime çok güleceksin tenha sokaklar da
Sokaklar öyle tenha ki kolla beni kınında kılıcınım vur inlesin kötülüklerin, acımasızların, düşüncesizlerin bedeni
Tarumar oldu çiçek bahçem duy sesim isim takamıyorum papatyalarıma
İnce ince sen gülümseyince dillenir sesine sokak sokak dağılıverirler
Ben mağrur kalmış köşemde elimi katsam aldırmazlar
Ya Ebubekir inanki sana hasret, ışığa hasret, insanlığa hasret…
İçim bir yalnızlık şehri nereye gitsem kimsesiz ler sokağı boğum boğum her gece yüreğime dolsun dilimden düşmesin
Her insan kendi masalının peşinden koşup duruyor ortalık tutunmaya çalışanlarla dolup taşmış
Allah diye zikreden insanda bile kalmamış merhamet bu hangi çağdır ya Ebubekir düşene bir tekme de onlar vurmuş.
Bitmek için gelmedim bu gece Resulullah’ın evine giderken beni de al kolların altına.