Hisler Aktığı Zaman

Yazmak kelime bakımından bir eylem olsa da her şeyden evvel hissiselim bir meseledir. Çoğu zaman hislerimizin çağlayan gibi aktığı vakitlerde iştiyak duyarız kalem ve kâğıda, çoğu zaman ise sosyopolitik ya da sosyokültürel bir davranış, tutum ve normlara açıklık getirmek için başvururuz yazmaya. Ama en nihayetinde yüreğimizin derinliklerinde cızırtı yapan her ne ise onun tamiri için yazarız. Çünkü yazmak; duygular deryasında kelimeler ile kulaç atmaktır.

Kimi zaman masanın başındaki bir şairdir. Ayrılığı, aşkı, acıyı, kavuşmayı, sevmeyi ve sevilmeyi dize dize yazar. Kimi zaman usta bir romancıdır kalem tutan. Zihnine ve yüreğine yük olan cümleleri bir kurgu edasında sayfa sayfa yazar. Kimi zaman ise deneme yazarıdır beyaz sayfaları karalayan. Kendi kendine dert edindiği sosyolojik ve psikolojik bir konuyu açıklığa kavuşturmak- bir de benim penceremden bakın bu manzaraya- düsturu ile yazar. Eline kalem alan ve yazmaya niyet edinen her kim olursa olsun ilk evvel sinemine hissiyat oku saplandığı için yazar. Çünkü yazmak; yüreğimize doluşan hisleri kelimeler ile açığa kavuşturmaktır. Bir insan düşünelim, 35 ila 40 küsur yıl da hayat serüveni var. Ortalama 20 yıl kadar da kitap okuduğunu varsayalım. Okuduğu bütün yapıtlarda, yüreğine zemheri gibi çöken hisleri muhakkak bir gün dillendirecektir. İstisnalar elbette olabilir. Mesela ben okuduğum eserlerde beni uzun uzun düşündüren cümlelere birkaç satır bir şey yazıp kitabımın arasına koyuyorum. Bana derin derin nefes aldıran cümlelere, kahramanlara hisli ve içli cümleler sarf ediyorum. Şahsım adına şunları söylebilirim ki benim için yazmak epizot bir olaydan ziyade hayat yolculuğumun asıl kurgusu ve kahramanıdır.

Niçin yazıyorum? Uzun bir vakit bu sorunun peşine düştüm hatta dedektifi oldum denilebilir. Çoğu zaman yüreğime elem olan aşkı, acıyı ve ayrılığı dillendirmek için, çoğu zaman tek hilkatin nihan bıraktığı hisleri savunmak için, çoğu zaman ise gözkapaklarıma tebelleş olan toplumsal ve bireysel bir konuya avukatlık yapmak için yazıyorum. Ama sözgelimi her ne olursa olsun muhakkak yazıyorum. Hislerim beni yürekten çağırdı zaman bavuluma kelimeler doluşturup bir solukta çıkıyorum yolculuğa. Çünkü yazmak; kızgın sahradan farksız olan hisler alemine kelimeler ile yağmur niyetine dökülmektir.

Yazmak; hissettiklerimizi ve öğrendiklerimizi yazılı eserler, medya unsurları yahut iletişim araçları ile paylaşmaktır. Duygu okyanuslarımızı ve hissiyat çağlayanlarımızı yazılı olarak ifade etmektir. Çoğu vakit bir aktivite, bir sanat, bir meslektir yazma sanatı. Ama her şeyden evvel hissiyat meselesidir. Hislerimiz bizleri çağırdı için koşa koşa gideriz tümceler caddesine. Tüm insanlığın baktığı masmavi gökyüzüne kalem tutan şahsiyetler bambaşka pencereden bakar. Ben bunu bildiğim için yazıyorum.

Furkan Dilekci
Furkan Dilekci: 1999 yılında Samsun Vezirköprü ilçesinde manav bir baba, ev hanımı bir anneden dünya geldi. İlk, Orta ve lise öğrenimini aynı ilçede tamamladı. Şuan Gazi Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği lisans programında eğitim görmekte. 2018 yılında İlçesinde düzenlenen kompozisyon yarışmasında birinci oldu. “Canım Cananım” adlı ilk şiiri Türkiye Gazetesinde çıktı. (2015) Yetenekli Kalemler köşesinde milli bilinç için denemeler kaleme aldı. Halen Geceyim, Yarpuz, Gergef gibi edebiyat dergilerinde deneme, şiir ve öyküleri yayımlanmaktadır
Subscribe
Bildir
1 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
SONSUZLUĞA(bölüm-1)
Sonraki
Arayış

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.