Karikatür dünyasının global şöhreti Dilbert’in yaratıcısından başarı tüyoları… Dünyanın en ünlü karikatüristlerinden, Dilbert’in yaratıcısı Scott Adams, IBM Connect 2014 için ABD’nin Orlando kentinde 75 ülkeden gelen 5 bini aşkın katılımcıya işte ve özel yaşamda başarının sırlarını anlattı. Adams, ayakta alkışlanan konuşmasına “36 tane işe kalkıştım, başarısız oldum” sözleriyle başladı. “Ben resim yapmayı bilmem, yazarlık yeteneğim yoktur, komik bir insan da değilim, üstüne üstlük girdiğim pek çok işi de batırdım” diyerek kendisiyle alay etti. Yıllarca Dilbert çizimleriyle beyaz yakalıların haksızlıklarla dolu iş dünyasını, beceriksiz ve sadist davranışlı yöneticileri hicveden Adams, konuşmasında kişisel gelişim “saçmalıklarını” yerden yere çaldı. 25 dilde, 65 ülkede, 2 bin gazetede çizimleri yayınlanan ünlü mizah sanatçısı, “Kariyerinizi yönetmek için, size bir şablon vereceğim, bunları daha önce okuduğunuz zırvalıklarla karşılaştırın, sonra kararı kendiniz verin” dedi. “Bir karikatüristten tavsiye almayın” diye de eklemeyi ihmal etmedi.
Adams, IBM Connect 2014’teki “Her şeyde başarısız olup, büyük kazanmak nasıl olur? başlıklı konuşmasında başarı için 3 ana başlıktan oluşan bir formül sundu; 1. Hedefler kaybedenler içindir. Hedef koymayın 2. Tutkulu olma konusunu fazla büyütmeyin. Tutku tek başına işe yaramıyor 3. Şans önemli. Ama, çalışarak onu bir dereceye kadar kontrol edilebilmeyi başarabilirsiniz
HEDEF YERİNE SİSTEM
Adams’a göre, hedefler yaşamın daha basit olduğu dönemler için yaratılmıştı. Örneğin, tarım döneminde bir çiftçi tarlası için neler yapması gerektiğini planlayabilirdi. Tüm faaliyeti gayet yalındı. Oysa, şimdi bir cep telefonunda onun tüm yaşamından daha karmaşık bir yapı var. Bu yeni dünyada hedeflerin olması insanların bakış açılarını kısıtlıyor. Özgürce hareket etme imkanı tanımıyor.
Adams’a göre, günümüzde hedef belirlemek “Elinde ok ve yayla bir at üzerinde hızla giderken, sisli bir ormanda hareket eden bir hedefi vurmaya çalışmaya benziyor, üstelik elinizde sadece tek bir ok varken.” Siz bir hedefe bakarak ve ona kilitlenmişken, dışarıdaki pek çok şeyi kaçırıyor olabilirsiniz diyen Adams, fırsatlara bakmayı öneriyor. Hedefler sadece kısıtlayıcı değil, aynı zamanda kişinin irade gücüne bağlı olduğu için tehlikeli de olabiliyorlar. İrade gücümüz kısıtlı olduğu için, hedeflere ulaşmamız da imkansız bir hale geliyor.
YASAK YERİNE BİLGİ
Bu yüzden hedef koymak yerine, bilgiye dayalı bir sistem kurmak gerekiyor. Bilgi sistemi içinde kalmak, zaman içinde başarı şansını artırmaya yardımcı oluyor. Örneğin, kilo vermek için uğraşıyorsanız, kendinize kurabiye yememek hedefi koyduğunuzda, beyniniz sürekli olarak yasakladığınız gıdayı düşünüyor ve çoğu zaman da başarısız oluyorsunuz. Oysa, sağlıklı beslenme konusunda bir şeyler öğrendiğinizde, neleri yiyip, neleri yemeyeceğiniz konusunda daha doğru kararlar alabiliyorsunuz. İradenizi yemek yememek için harcadığınızda, bir süre sonra direnecek gücünüz kalmıyor.
İRADE YETMİYOR
Diyelim ki, kendinize günde 5 kilometre koşma hedefi koydunuz. “No Pain No Gain”(Acı olmadan, başarı gelmez) dediniz. Bir süre sonra bu acıdan nasıl kaçacağınız düşünmeye başlarsınız. Sizi zorlayan, acı veren ve hoş olmayan her şey zamanla size itici gelir. Dolayısıyla, spor yapmak için kendinizi yoracak hedefler koymayın. Bir sistem kurun. İradeyi alışkanlıklarla yenin. Sistem bir şeyi başarı olasılığınızı artırabilecek kadar düzenli yapmak anlamına gelir. Hedefiniz 5 kilometreyse, tam yorulmadan yolun yarısında geri dönün.
Kendinize bir küçük armağan verin. Bir şeyler atıştırın. Böylece, enerji düzeyiniz artacak ve keyfiniz yerine gelecektir. Kendinizi çatlayıncaya kadar yormak yerine, alışkanlık yaratın. Özetle, sistem enerjinizi, performansınızı ve karizmanı artırmaya yardımcı olur. Enerji düzeyiniz yükseldikçe, daha çok proje üstlenirsiniz. Bunların bir kısmında başarısız olsanız bile, başarılarınızın sayısı artar. Böylece, kendi gözünüzde kendi değeriniz de yükselir ve daha mutlu bir insan olursunuz.
TUTKU KONUSUNU ABARTMAYIN
Başarılı iş adamları, gurular, girişimcilerin en sevdikleri terimlerin başında gelen “tutku” sözcüğüne dikkat etmek gerek. Scott Adams, başarılarının gerisinde tutku olduğunu söyleyenlerin bunu daha fazla açıklama yapmamak ve kibirli görünmemek için yaptığını savunuyor. Pek çok kişinin kendi yeteneğine ve fikirlerine aşık olduğunu, TV yarışmalarında binlerce kişinin “tutkuyla” kaybettiğini hatırlatıyor. Çalışmayan ve gerçekçi olmayan tutkulu kişilerin asla başarılı olamadığının da altını çiziyor.
ŞANS YARATILABİLİYOR
Şans konusuna fazla takılmadan, olumlu bir tavır içine girmek gerekiyor. Adams’a göre, olumlu yaklaşım algı alanını genişletiyor Şanslı olmak yıldırım çarpmasına benziyor. Olasılık düşük. Ancak, elinize metal çubuklar alıp, onları birbirine bağlayıp, fırtınalı bir günde bir tepeye çıkıp göğe karşı tutarsanız, şansınızı artırmanız mümkün olabilir. Deneyen insanlar giderek daha fazla fırsatla karşılaşıyorlar. Çünkü, onlar yıldırım çarpmasını beklemiyorlar. Pek çok kez deneyince, başarılı olma şansları da artıyor.
Şans üzerine çalışmalar yapan Richard Wiseman’ın da ortaya koyduğu gibi, şanslı olduğuna inanan kişilerin, başka insanların gözden kaçıracağı fırsatları yakalama olasılığı da yüksek oluyor. Scott Adams diyor ki “Kitap yazıp, ne kadar başarılı olduklarını anlatanların yaşam öykülerine bakın, pek çok başarısızlıkları olmuştur. Tökezlemekten korkmayın. Her hata bir şey öğretir. Ben denediklerimin yüzde 90’nında başarısız oldum, ama onlar sayesinde Dilbert’ı yarattım ve dünya çapında bir karikatürist haline geldim.” Kıssadan Hisse: Olumlu bakanlar çevrelerindeki olumlu şeyleri görüyor. Şansları, mutlulukları ve başarıları artıyor.