Hepimizin beyni köşelidir, sanıldığının aksine bir yuvarlaklık yoktur. Kıvrımlardan akarken düşünceler araya duygular girer. Ve düz gider beyin…
Kulağımızı gök yüzüne veririz bir şeyler duymak için ama o ses gelmez. Kafamızın bir çiçekten farkı yoktur hele ki içmeye görsün.
Düşünebildiğimizi sanırız, gündüzleri temiz gözükürüz birbirimize, geceleri ise etrafa pis bir koku yayarız.
Gözlerimiz vardır, gözleri ya gizleriz ya da tam karşımızdakinin gözüne sokarız! Kinimizi belli etmek için kullanırız genelde onları, sevgimizi belli etmek için ise kaçırırız gözlerden, aynalardan.
Kafamızın köşeleri tıpkı bilardo masasına benzer. Biri tarafından yönlendirilir toplar, beyin değildir topları hareket ettiren çünkü başkasının elindedir kaderin. Birinin eliyle bir o yana bir bu yana beynin içinde bir savruluş yaşanır, kargaşa olur. Neticede farklı toplar vardır ve birbirine karışmıştır. Tıpkı duyguların ve düşüncelerin çatışması gibi. Bizi yönlendiren el skor elde etmeye çalışır aslında kendiyle oynadığını bilmeden!
Kendime şunu diyorum köşeli beyinler; eksikliğim var, sevdiklerimin de…
O halde beraber bir bütün olabiliriz. Tek bir kanadım var, biliyorum iki tane olsaydı uçardım. Demek ki herkesin bir parçası var birlikte yıldızlara uçmak için…