Her ay havadan cebinize 1000 dolar para girsin ister miydiniz? Valla ben isterdim. Şu soruya da hayır diyecek bir babayiğit varsa bir adım öne çıksın 🙂
2020’de ABD’de başkanlık seçimleri olacak. Şimdiden adaylar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Amerikan seçim sistemine dair hiçbir fikri olmayanlar için çok kısa bir özet geçeyim önce:
Her seçim genellikle Demokrat Parti’yle Cumhuriyetçi Parti arasında yaşanır. Türkiye de zaten Cumhur İttifakı – Millet İttifakı diye ikiye ayrılarak benzer bir yere doğru gitmeye başladı. Tabii bizdeki Vatan Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Komünist Partisi gibi daha küçük partilere benzer partiler orada da mevcut. Ama dediğim gibi, ülkenin çoğunluğu Demokratlar ve Cumhuriyetçiler olarak iki bloktan oluşur.
2016 Seçimlerinde Ne Olmuştu?
Şimdi hemen 2016 seçimlerine bir dönelim. 8 yıllık Obama başkanlığından sonra iktidara gelmek isteyen Cumhuriyetçilerin içinden bir dolu aday çıkmıştı. Bunların neredeyse tamamı eski senatör ve valilerden oluşuyordu. Ama içlerinden bir kişi, üstelik de siyasetçi bile olmayan bir kişi, her şeye ve herkese muhalefet ederek öne çıktı.
Demokrat Parti tabanında Bernie Sanders’a büyük bir destek olduğu halde Parti, Hillary Clinton’ı aday gösterince, Bernie destekçileri sandığa gitmedi veya üçüncü kişilere oy verdiler ve böylece Demokratların oyları bölündü. Cumhuriyetçi tabanda fırtınalar estiren Trump da böylece seçimi kazanmış oldu. (Tabii burada Electoral College ismi verilen seçim sisteminin büyük etkisi var fakat şimdilik konumuz bu olmadığı için buna başka bir yazımda değineceğim.)
Şimdi önümüzde 2020 seçimleri var ve Demokrat Parti geçen seçimde Bernie’ye yaptığını tekrarlayıp yine seçmeninin istediği birini değil de Joe Biden ya da Kamala Harris gibi boynuna tasma takabilecekleri, ezbere konuşan bir politikacıyı aday gösterirse, çok yüksek ihtimalle yine bir Trump zaferiyle karşılaşacağız. Peki parti tabanı kimi istiyor? Net bir şey söylemek için henüz erken olsa da, 2016 seçimlerinde Trump’ın yaptığı çıkışa benzer şekilde ufaktan destek toplamaya başlayan çok ilginç bir aday var.
Andrew Yang Kimdir, nedir, ne yapmıştır?
Andrew Yang, 1960’larda Tayvan’dan ABD’ye göç eden göçmen bir ailenin çocuğu. 1975 yılında New York Eyaleti’nde doğuyor, 1999’da Columbia Hukuk’tan mezun olduktan sonra bir süre avukatlık yapıyor, beğenmeyince de istifa edip birtakım start-up’larda yönetici pozisyonlarında çalışıyor ve son olarak 2011 yılında Venture for America isimli, kâr amacı gütmeyen bir burs programı kuruyor. Amaç, yeni nesil girişimcilerin ileride yeni işler yaratabilmelerini sağlamak için onlara gerekli ekonomik olanakları sağlamak. (Ya da öyle bir şey işte :)) Buradaki başarıları sayesinde 2012 ve 2015’te Obama başkanlığında Beyaz Saray’a davet edilerek ödüller alıyor. Sonra Mart 2017’de istifa ederek Venture for America’nın CEO’luğunu bırakıyor ve Kasım 2017’de 2020 seçimleri için adaylığını açıklıyor. Buraya kadar her şeyi netleştirdiysek, geliyoruz en civcivli bölüme 🙂 Neden?
Önerilen İçerik: Robotlar İşleri Kapmaya Başlayınca İnsanlık Panikledi: OECD’den Korkutucu Rapor
Yang, katıldığı her programda defaatle şunun altını çizdi ve çizmeye devam ediyor: Derdi başkan olmak falan değil. Trump’ın 2016’da seçilmiş olmasının sebebini Michigan, Ohio, Pensilvanya, Wisconsin, Missouri, Iowa gibi “swing state”lerde 4 milyon sanayi işinin otomasyon yüzünden yok edilmiş olması olarak açıklıyor. (“swing state” kavramına da Electoral College’la ilgili yazımda değineceğim.) Tek cümleyle özetlemek gerekirse, otomasyonu, yapay zekanın insanın yerini alması olarak açıklayabiliriz. Örnekle açıklamak gerekirse de şöyle düşünün:
Eskiden marketlerde 50 tane kasa varsa, 50 insan da kasiyer olarak çalışırdı. Ama self check-out kasalar ortaya çıkınca bu 50 kasiyer işini kaybetti, yerine 50 tane self check-out kasaya bakan ve bir sorun yaşadıklarında müşterilere yardımcı olan tek bir çalışan geldi (ya da birkaç tane). Sonuç olarak istihdam edilen insan sayısı düştü ama müşteriye sunulan hizmetin kalitesi arttı. Şimdi bu kasiyerlerin başına gelen şey, neredeyse her türlü sektörün başına gelmek üzere.
Bu felaketi yaşayacak olan ilk mesleklerden biri de, kendi kendini süren arabaların ortaya çıkmaya başlamasıyla şoförlük olacak. Bu da 4. Sanayi Devrimi’nin tam gaz geldiğinin habercisi. (2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce’nin Endüstri 4.0 dediği şey tam olarak buydu.) Bu bahsettiğimiz eyaletlerde 4 milyon insan, işlerini artık yapay zeka yaptığı için iş gücünü terk etmiş ve politikacı olmamasıyla 2016 seçimlerinde ön plana çıkan Trump’ı destekleyerek Beyaz Saray’a giden yolda önünü açmış. Yang’in iddiası bu yönde. Peki nasıl bir çözüm vadediyor?
Universal Basic Income
Universal Basic Income, ya da kısaca UBI, (Türkçesi “Evrensel Temel Gelir” ya da kısaca sadece “Temel Gelir”), bir ülkedeki devletin, tüm vatandaşlarına her ay belli bir miktar gelir sağlaması demek. Bu şu anda kulağa çok ütopik geliyor olabilir ama 4. Sanayi Devrimi’nin insana olan ihtiyacı bitirmesiyle birlikte toplu işsizlikler ortaya çıktığında, 30-40 sene kasiyerlik, şoförlük yapmış insanları devlet eliyle eğiterek yazılım mühendisi yapmanın mükün olmadığı anlaşılınca, devreye UBI girecek. Yang, başkan seçilirse, 18 yaş üzerinde olan her Amerikan vatandaşına aylık 1000 dolar vermeyi vadediyor. Peki bu kadar ütopik bir vaat, seçmen tabanında nasıl karşılık buldu dersiniz?
Cebine girecek paranın kokusunu alınca herkes sağcı, solcu, liberal, muhafazakar, progresif, statükocu gibi etiketleri unutup topluca Yang’e destek vermeye başlamış gibi duruyor. 2017’deki Charlottesville olaylarına katılan (ve çoğunluğu Trump’çı olan) tayfadan tutun da, liberal üniversite kampüslerindeki SJW’lara kadar çeşit çeşit insan Yang’e destek vermeye başladı. Youtube’daki Yang videolarının altındaki yorumlara bakıyorum, en sık karşılaştığım yorum “Not right, not left, forward. #YangGang” (Sağ, sol değil, ileri. #YangÇetesi) oluyor.
Yang seçilir mi, şansı nedir, ne değildir, gerçekten hiç kestiremiyorum. Sadece 50 yaş üstü siyasetçilerden bıkmış bir insan olarak 21. yüzyıl sorunlarıyla ilgilenen birini görmek hoşuma gitti. Aynı hissi paylaşanlar vardır diye düşünerek kısaca tanıtmak istedim 🙂 Aklımda bununla ilgili birkaç yazı daha var, takipte kalın! 🙂
Önerilen İçerik: Bir Solcunun Gözünden Türbanlı Öğrencilerin Üniversite Mağduriyeti Hakkında
lginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: