Hayatta yeni bir şeye başlayabilmek için eski olanı geride bırakmak gerekir. Fakat bazen de bu geride bırakışlar bizim talebimiz doğrultusunda gerçekleşmez. Bazen işler öyle bir noktaya gelir ki bırakmanız gerektiğini fark edersiniz. Artık bir şeyleri kurtarmak için çok geç, bir şeyleri düzeltmek sandığınızdan daha zordur. Bu yüzden bırakmak ve yolunuza devam etmek en iyisidir. Çoğu zaman bunu ilk bakışta anlayamayız. Hayatımızdaki yolunda gitmeyen “o şey” bize inanılmaz bir şekilde kurtarılabilir gelir. Oysa artık çok geçtir. Çabamız bir ölüyü diriltmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Ama insan sahip olduğu bir şeye sahip oluşuna ne kadar kolay alışıyorsa, bir şeyi kaybettiğinde buna o kadar zor alışır.
İnsan İlişkilerinde Artık Çok Geç Olduğunu Fark Etmek
İnsanlarla aramızdaki ilişkiye pek çok faktör etki eder. Nasıl bir ailede doğduğumuz, nasıl bir çocukluk geçirdiğimiz, ailemizin bize ne kadar ve ne şekilde sevdiği… Bunların hepsi hayatımıza yeni giren bir bilsen ile bağ kurarken aldığımız kararları etkileyen şekillendiren dinamiklerdir. Ve her ilişkimizde başarılı olmamız ne yazık ki mümkün değildir. Çünkü bizim ilişkilerimizi şekillendiren yaşanmışlıklarımız varsa karşımızdaki insanın da bizimle olan ilişkisi ile alakalı tutumu etkileyen farklı yaşanmışlıkları vardır.
İnsan ilişkilerinde bu tecrübeleri dengelemek ve sağlıklı bir iletişimin doğurduğu sağlıklı bir ilişki kurabilmek çok zordur. Bazen karşınızdaki insanı sevdiğinizi ve hatta ona aşık olduğunuzu düşünebilirsiniz. Belki de bu doğrudur ama bu yoğun hisler aranızdaki ilişkiyi kurtarmak için yeterli olacak mıdır? Yoksa çok geçmeden siz de bir şeyler için artık çok geç olduğunu fark edecek misiniz? Tecrübelere dayanarak konuşacak olursak, ikincisi daha olası.
Hayatımızda Bir Şeyler İçin Çok Geç Olduğunu Fark Etmek
Ben bu konuya biraz daha romantik yaklaşılması gerektiğini düşünenlerdenim. Yani bir şey yapmayı gerçekten istiyorsanız, önümüzde hiçbir engel olmamalı. Bir şeyi çok mu istiyorsunuz? O halde gidin ve alın onu. Ama elbette bu dinamik tüm insanlar için aynı şekilde işlemiyor. İnsanın hayatında bir şeyleri elde etmesi ve hayallerini ulaşması için risk almak zorunda olduğunu artık açık ve net bir şekilde biliyoruz. Elini taşın altına koymadan ve çaba göstermeden istediği yere ve şeye ulaşmak artık pek mümkün değil.Fakat bazen öyle bir an geliyor ki hayatınızda bir şeyleri hallettikten sonra sahip olduğunuz şeylerin aslında istediğiniz şeyler olmadığını fark ediyorsunuz. Ve bu halden çıkmaya niyetleniyorsunuz. Oysa aklınızın bir köşesinde şu ses yankılanıyor: Her Şey İçin Çok Geç!
Peki bu ses doğruyu söylüyor? Gerçekten belli bir yaşa geldikten veya belli bir yol kat ettikten sonra geri dönmek ve kendimizi sıfırdan yeni bir rota çizmek mümkün değil mi? Veya bu durumun mümkün olup olmadığına kim karar veriyor? Hayatımızda bir şeyleri değiştirmek için yeterli fiziksel ve maddi güce sahip olsak da bazen bu değişimi gerçekleştirecek cesareti kendimizde bulamıyoruz. Bunun sebebi net bir şekilde bir şeylerden korkuyor oluşumuz. Ve bu korkulara biz de çevremizdeki insanlar şartlıyor. Bunca yol kat ettim şimdi geriye dönüp sıfırdan başlamak mümkün değil diyorlar. İyi para kazanıyorsun, insanların aç olduğu bir dünyada bir mesleğin varken şükretmelisin diyorlar. Hatta bazen sen gitmek istiyorsun, onlar “Otur oturduğun yerde!” diyorlar. İşin vahim tarafı onların ne söylediği değil. Bizim bu insanları dinlemeniz ve bir şeyler için çok geç olduğunu o şeye ulaşmayı denemeden kabul etmemiz. İnsanlarla ilişkilerinizde belki kontrol sizde değil. Ama kendi hayatınızın kontrolü daima elinizde olmalı. Siz bunu hissetmediğiniz sürece, çok geç diye bir şey yoktur.