Her şey, her şeyde, biraz. | Felsefe Tarihi #3

Kaynak belirtilmedi

Arkhe nedir? Doğada gördüğümüz şeyler başka bir şeye dönüşür mü? Şeyler statik midir yoksa dinamik mi? Evren nasıl var oldu?

Bildiğiniz gibi doğa filozofları, yaşamları boyunca bu soruları sordular ve bu soruların cevaplarını aradılar. Thales’in arkhesi su, Anaksimandros’un belirsizlik, Anaksimenes’in hava, Parmenides’in değişmezlik, Herakleitos’unki ise değişimin kendisiydi. Bugün bahsedeceğim Anaksagoras ise belli bir ilk maddenin başka bir şeye dönüşemeyeceğini savunan bir filozoftu. Anaksagoras’a göre bütünlük, parçalardan oluşmaktaydı. Parçalar birleştiği doğrultuda bütünü oluşturuyorlardı. Yani, doğa onun için bir bütün ise, doğayı oluşturan maddeler gözle görülmeyen küçük parçalardan oluşmuştu. Her küçük parça bölünüp, daha küçük bir parçaya dönüşebilirdi. Bu küçük parçalarda her şeyden biraz vardı. Anaksagoras’ın düşüncesine göre bir şey, başka bir şeyden oluşmuyorsa, her şeyde farklı diğer şeyler vardı. Bu düşünce, yediğin yemekte kıl olduğunu düşünmen veya bir kalemi parçaladığında, kalemin küçük bir parçası sana kalemin kendisini hayal ettirebiliyorsa, o kalem en küçük parçada bile var olur demek ile aynı şey. Ne kadar saçma ama, değil mi? Ama bir de şöyle düşün. Bildiğin gibi modern bilimde DNA dediğimiz bir kavram vardır. Bugün, artık küçücük bir deri parçası sadece küçük bir deri parçası değildir. O deri parçası bizim gözlerimizin renginden kaç yaşında olabileceğimize kadar bilgi verir. Yani o küçücük parça bize bütünün bilgisini verecek bir potansiyele sahiptir. İşte bu her şeyde biraz barındıran en küçük parçaya Anaksagoras ‘’tohum’’ veya ‘’filiz’’ diyordu. En küçük parçadan hareketle, şeyleri ortaya çıkaran bir kuvvet olduğunu ileri sürmüş ve bu kuvvete akıl veya ruh anlamlarına gelen nous adını vermiştir.

Bu fikirleriyle ve özellikle güneşin bir tanrı değil sadece ateşten bir kütle olduğu düşüncesiyle Anaksagoras tanrı tanımazlık suçundan Atina’ya göç etmek zorunda kaldı. Sadece Güneş ile ilgili değil, diğer gök cisimleriyle de ilgili fikirleri vardı. Örneğin bugün bize çok masumca gelebilecek fakat o zamanlar ciddi bir düşünce olan, diğer gök cisimlerinin yeryüzü ile aynı maddeden geldiği sonucuna varmıştı. Dolayısı ile diğer gök cisimlerinde canlı yaşayabileceğini söylemişti. Bir diğer düşüncesi ise, Ay’ın kendi kendine bir ışık üretmediğini, aslında ışığını Güneş’ten aldığını ileri sürmesiydi.

Diğer bölümde görüşmek üzere!

Önce kaos vardı.
Sonra zihin gelip,
her şeyi düzene koydu.

— Anaksagoras

Murat Kara
Din, felsefe, bilim, sanat / instagram.com/psikolog.muratkara/
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Prix Machine a parpaing automatique
Sonraki
Pandora’nın Kutusu ve İçinde Kalmış Duygular

Pandora’nın Kutusu ve İçinde Kalmış Duygular

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.