“İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz.” Anatole France
Ben bunu 30 yaşımdan sonra fark ettim ve hayvanlarla geçirmediğim her bir sürenin ne kadar büyük kayıp olduğunu düşünüyorum şimdilerde.
Hayvan sevgisi veya hayvanlara karşı oluşan korkunun aileden geldiğini söylerler. Benim ailemin bunda hiçbir etkisi olmadı. Evimizde bir köpeğimiz vardı, daha sonra yaşlılıktan öldü. Ne yazık ki bendeki bu hayvan sevgisi oluşmadan önceydi bu ve ölen köpeğimizle hiç zaman geçirmemiştim. Şimdi bunun pişmanlığını yaşıyorum. Balkonumuza giren kedileri kovaladığımı hatırlıyorum, şimdi bunu yapan birini gördüğümde nefret ediyorum ve hemen yanlarına gidip bağırıp çağırmak istiyorum.
Bizi Karşılayan Bir Hayvanın Sevgisiyle Dünya Cennete Dönüşebilir
Bu hayvanlara karşı olumsuz olan duygumun tam bir hayvanseverliğe hatta çantasında mama taşıyan birine dönüşmemin nasıl olduğunu inanın bende bilmiyorum. Bu duyguya fırsat verilirse, tabiri yerindeyse o virüsü bir içinize alırsanız gelecek nesillerin daha pozitif, insanlara karşı duyarlı, insanları daha çok seven, daha yardımsever, daha iyimser, daha paylaşımcı olacağını göreceksiniz. O dilsiz canlılara yardım etmenin verdiği haz duygusunu dünyada başka hiçbir şeye değişmem. Çoğu zaman onlarla uğraşacağına bir sürü yardıma ihtiyacı olan insan var git onlara yardım et sözleriyle karşılaşıyorum. Evet gerçekten de ben hayvanlara yapılan eziyetler karşısında daha çok üzülebiliyorum. Çünkü onlar dilsizler, kendilerini ifade etmekten, korumaktan acizler. Kötü niyetli bir insanın elinde kurtulma şansları olabilir mi hiç?
Önerilen İçerik: Hayvan Dostlarımız İçin Gönüllü Örgütlenen Bir Grup Genç Yürek: Genç HAÇİKO
Şu anda evimde üç kedim var. Onlarda evlat duygusunu yaşıyorum. İşten eve geldiğimde beni karşılamaları, gece gündüz hatta tuvalette bile benim yanımda olmaları, onların sorumluluklarını taşımam, açlar mı, toklar mı, hastalar mı, mutluları mı kısaca bir annenin evladına hissettiği tüm duygular, bu duyguyu hissetmek evlat sahibi olamamış biri için ne kadar önemlidir bir bilseniz… Stres, trafik, iş ve mutsuzlukla yoğun geçen bir günün ardından evde bizi karşılayan bir hayvanın sıcacık sevgi gösterisiyle dünya bir anda cennete dönüşebilir.
Bu Savunmasız Canlılara Yalnız Olmadıklarını Gösterelim
Dünyanın gerçek sahibinin hayvanlar olduğunu unutmamalıyız. Biz onların dünyalarını ellerinden aldık ve onlara hiç yaşama şansı bırakmadık. Bu durumu değiştirmek elimizde. Dünyadaki birçok insan maalesef hayvanlarla empati yapamıyor, onları görmezden geliyor. Köpekleri zehirleyenler, hayvanlara işkence edenler, hayatlarını düşünüyorum da ne kadar acı ve mutsuzlukla doludur kim bilir, ne kadar sevgisizlik içinde büyümüşlerdir.
Dünyayı değiştirmek kesinlikle bizim elimizde! Bunu hayvan severlik duygusunu çocuklarımıza daha küçüklükten itibaren aşılamalıyız. Bazen durum farklı da olabiliyor. Çocuklukta hissettiğimiz hayvan sevgisini hayatın girdabında zamanla yitirebiliyoruz. Bunu canlı tutmak ta elimizde. Haydi, var mısınız bu hafta sonu herhangi bir cafe de oturmak yerine gidip bir hayvan barınağı gezelim, bu savunmasız canlılara yalnız olmadıklarını gösterelim? Belki içlerinden birini ailemize katıp gerçek bir evlat edinelim. Bunu yaptıktan sonra hissedeceğiniz haz duygusu benim için hiçbir ibadette yok. Bunu herkesin yaşaması gerek. Unutmayın ki;
”Hayvanseverler özel bir insan türüdür; ruhu cömert, empati dolu, belki biraz duygusallığa meyilli ve en az bulutsuz bir gökyüzü kadar kocaman yürekli” John GROGAN
Önerilen İçerik: Hayvanları Çaresizlik ve İlgisizlikten Koruma Derneği: HAÇİKO Derneği Nedir?
İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: