İnsanlar hayatı başlarına kötü bir olay gelene kadar sıradanmış gibi yaşarlar. örneğin işsiz kalınca işin değerini, sevdiği insandan ayrılınca yada kaybedince sevginin değerini, sağlığı kaybedince sağlığın en önemli hazine olduğunu anlayıverirler, .oysa her yaşta ve şartta bir armağandır bize hayat. Orta yaş sonrasında ince ince ölüm gelir insanın aklına düşünmeye sorgulamaya başlar hayatı.
Tecrübe ve bilgiyle yaşanmışlıklarla hayatı anlamaya sevmeye başlar insan, artık yolun çoğunu yürümüş yürünecek yol azalmış hisseder. Doğrudur bir ömür kaç yıldır? Ortalamaya bakıldığında hadi 80-85 yıl Çocukluk çağı 6 yaşa kadar pek hatırlanmaz yaşlanınca Hastalıklar hayatın tam gaz yaşanmaya engeldir. Demek istediğim şu ki insan ömrü pek kısadır. Kısa olan bu zamanda eğitim hayata atılma maddi özgürlüğünü kazanma yakınların kaybı vs hayat mücadele sabır ve hüzünle geçer. Hayat yaşarken yaşanmalıymış yani her şeyin düzeleceği anı beklerken okulun bitmesini , işe girmeyi, o evi arabayı sevdiğine kavuşmayı daha fazla para kazanmayı beklerken yaşam birden aslında yaşamadan hep bir mücadele ile geçip gitmiş olur.
Bir de bakmışsınız Korona virüs gelmiş dünyayı eve hapsetmiş. Ekonomik sıkıntılar bir yandan sanki doğaya ait Vahşi hayvan gibi ne yapacağımızı bilmez bi şekilde panik atakla evlerdeyiz. Demem o ki yaşam biter sorunlar bitmez o halde insan olmanın yüksek bilinci ile sorunlarla birlikte hayatı yaşamayı öğrenmeliyiz aksi halde sermeden kurur yaşamadan ölmüş oluruz.
İyisiyle kötüsüyle acıdıyla tatlısıyla hayatı kabullenip gereken değeri verip sevgiyle mutlulukla sonsuz sınırsız güzellikleri fark ederek insanın kainattaki en yüksek bilinç olduğunun idrakıyla yaşamaktır bizden beklenen. hayatı kaçırmamak dileklerimle Sevgi ve sonsuz mucizeler yanı başınızda olsun.