Hayattan Anatomiler Serisi-yalnızlığın anatomisi-

Kaynak belirtilmedi

Yalnızlık iki çeşittir. Biri isteğe bağlı yalnızlık diğeri ise zorunluluktan doğan yalnızlık. İsteğe bağlı yalnızlık özgür hisettirir. Uçmayı öğrenmiş ve yuvaya geri dönme şansı olan kuş gibidir. Ne kadar uzağa giderse gitsin zorluk çektiği an yuvaya dönme şansı vardır. Yuvada onu bekleyenler de vardır. Zorunluluktan doğan yalnızlık ise acı ayva gibi yerken hoşuna gitmez bir an önce yutmak istersin yuttuğun an ise boğazına takılır. Zayıf hissettirir. Karanlık bir odada tek başına yaşamaktır. Ne etrafını görebilir ne de yanında birinin varlığından emin olabilir. 

Bu yalnızlık çeşidinde üzüntü hissedilir ilk olarak. Ağlatır çünkü ağlayınca göz yaşını mutlaka silen olur değil mi? Kişi biri gelsin diye ağlar ne yazık ki kimse gelmez. Sonra sorgulama başlar “neden” sorusu zihinde belirir. Yanımda birini isterken buna ihtiyacım varken neden yok denir. Ve ani bir öfke doğar. Bu dramatik bir öfkedir. Kırmak dökmek ister. Böylelikle sesini duyurabilir. Herkes kırılma sesinin nerden geldiğini merak eder değil mi ? Yani kişinin ruhunda hala bir duyurma çabası vardır. Ne yazık ki işe yaramaz çünkü gerçek yalnızların ne ağladığında göreni vardır ne de kırıp döktüğünde duyanı. Farkına varır sonra suçlamak ister. İlk başkaları suçlanır. İnsanın doğasında var bu. Başkasını suçlamak hep daha kolaydır. Sonra vicdan ve suçlanan kişiye karşı duyulan sevgi çıkar ortaya. Bu sinsi duygular işte insana kendini suçlatır. O karanlık odasında günlerce belki haftalarca düşünür kim suçlu? İnsanoğlu bu zaman geçer her şey unutulur. Dünyadaki her canlı gibi yaşamayı engelleyen olumsuz özelliğini adaptasyonla dönüştürür ya da yok eder. 


Hayatta kalmayı başarmıştır. Yani yalnızlık hissini yok etmiştir. Tam başardım derken biri gelir. Gariptir ki o kişi yanında olmak istiyordur. Önce inanmaz kişi. Karşısındakini zorlar bir takım testlere tabi tutar. Haklı çıkmak ister. Bu işin sonunda bak gitti ben haklıydım demek ister. Halbuki yanında olmak isteyen kişinin pes etmeye niyeti yoktur. Sonra düşünürsün dersin ki zamanında çok istedim kimse gelmedi yalnızdı kendi başımaydım ve hayatta kalmayı başardım. Şimdi ise ihtiyacım yok gelmesin yanıma ben karanlık odamda yalnız başıma  durmayı öğrendim. Ve kaçınılmaz son. O kişi el tersiyle itilir acımasızca.

 Tüm bunlar olurken yukarıdaki ilahi güç ne kadar gülünç olduğunu düşünür. Hatta belki de yeryüzündeki zavallı canlıya memnuniyetsiz olduğunu söyler. Şaşkınlıkla izler nasıl elinin tersiyle ittiğini. Aslında durum şundan ibarettir; zamanında bir duruma çok hasret duyulmuştur. Ağlayarak geceler verilen bu şey vazgeçme eylemi olduğu anda verilir ama bir sıkıntı vardır kişi artık o durumu istemiyordur. Bu durum insanoğlunun nankörlüğü mü yoksa çaresizliğin zorunda bıraktığı bir savunma mekanizması mıdır bilinmez.fakat kesinlikle tezatlarla dolu ve ilahi gücün makamında izlediği trajikomik bir olay olduğu kesin…

Saraswatinin mırmırı
<3 saraswati's blog <3
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İlk Aşk Dediğin Travmalı Olur (!) Ben Sadece Teşekkür ederim.

İlk Aşk Dediğin Travmalı Olur (!) Ben Sadece Teşekkür ederim.

Sonraki
Artık kapatman gereken hangi kapıyı kapatıyorsun?

Artık kapatman gereken hangi kapıyı kapatıyorsun?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.