Hayatın hiçbir garantisi, bulunmamakta. Neticede bugün varız, yarın yokuz değil mi? Hayat, bir bilmece misali cevaplarını ararken kayboluyor yıllarımız. Bir yarım kalmışlıkla çekip gideceğiz bu dünyadan. O cevapları, henüz çözememişken…
Ara ara varlığımız ve var olacağımız üzerine düşünür dururum. Varlığım, felsefeden bağımsız bir netlik kazanmış durumda ancak, var olacağım hususu tamamen bir bilinmezlik. Çok uzun bir hayat yaşamayacakmış gibi bir his var içimde son zamanlarda. Kime göre neye göre bu uzunluk orası da tartışılır.
Hayatta ilerlediğim tüm yollarda kalıcı olacak tek şey dokunabildiğim yürekler olacak. Ya da en azından dokunmaya çalıştığım. Ve belki, hatırlamaya çalıştığım da bulamadığım başka nedenler. İnsan ömrü, bir kuş misali uçup gidiyor. Bu süreçte tuttuğum elin ittiğim elden çok olmasını temenni ediyorum ve bu yönde büyük bir çaba da gösteriyorum. Bazen, çukura itilmeme rağmen mi? Evet bazen çukura itilmeme rağmen elimden geldiğince insanların elini tutmaya çalışıyorum. Ama, bazı insanlar var ki, ellerinden tutup uçurum kenarından çekmiş olduğum o uçurumun kenarında ilk beni itmeye çalıştı. İşte bu hayatın tüm kısalığına rağmen içimde halledemeyeceğim bir şey bu. Onlara halen selam veriyor olmam bile fazla oysa ki.
Hayatı kimlere ve nelere harcadığını bilmek çok önem arz ediyor. Dilerim ki, kimse kimseye karşı büyük bir vefasızlık örneği sergilemez. Sizin aksinize her şeyin bilincindeyim, iyi niyetli olmam dünyadan bir haber olduğum anlamına gelmez. Kötülük ve menfaatlerle dolu yolunuzda başarılar.