Bazen bir mucize olur. Hiç beklemediğin bir anda kalbin çarpar. Ümidini kestiğin,artık olmaz dediğin,aklına yerleştiremediğin o kalbi tamda yerine koymak için zamanı gelmiştir dersin. Bu yolu, kırılacağanı, yıpranacağını, seni yok ediceğini bile bile seçersin. Sana doğru gelen o anı yaşamaktır çünkü.
Karşındaki manzara dağlardır.
Sen soluna bakarsın.
Önüne çıkan virajlardır.
Sen soluna bakarsın.
Çukura düştüğünü söylerler.
Sen SOLUNA bakarsın..
Acıtır her hissettiğin an.
Ama solundan vazgeçemezsin..
Bir çift göze dalıp gittiğinde duyduğun heyecan aslında hüzünlü bir iç çekiş kadar üzüntü doludur. İlmek ilmek işlemeye gerek kalmayan hissi dolu dizgin yaşadığın an çarptığın kayalarda cabası..
Ne olmuş olabilir ?
Düşünmekten kafanda parçalanan moleküllerin sabah olmasına izin vermez.
Dökülen gözyaşlarının yıkanmaya yüz tutmuş bir leğen su olduğunu görene kadar..
Hangi sızı bu kadar uzun sürer ki ?
Bitmeyecek..
Yargınlanmak,lekenlenmek,istenmemek, konuşulmak,sorgulanmak,suçlanmak, kötü insan olgusu, görüntü ve bu örüntü hiç bitmeyecek..
Sen, kalbindeki heyecan ile sızının hayatı paylaşmasını izleyeceksin, hayat senin arkandan kurgulamaya devam edecek..
Zamanında doğrusunu yaptığını sandığın hayat yanlışları, senin gerçekten doğru yaptığını düşündüğün her şeyi elinden alıcak.
Şimdi doğru sandığın yaptıklarını da kalbinden söküp atıcak..
Düştük mü yine yanlışa ??
İşte hayat tamda böyle bir zamanda vurucak.