Daha küçük yaşlarda ‘Büyüyünce ne olacaksın sen?’ soruları beynimize işlenmeye başlıyor. Tabi o yaşlarda ben hep bir odam olacak diye hayal kurardım. Bana göre çocukların bütün dünyası oyunlar oynayıp, vakit geçirdiği odasıdır. Bütün hayallerini gerçekleştirebileceğine inandığı bir dünya…
Tabi ki sadece hayalim bu değildi .Büyüdükçe odam olmasa bile renkli renkli hayallerim oldu. Ama zamanla mesleğim ile ilgili hayallerim değişti; yaşantım,ilerideki evim ile ilgili pek çok değişiklik oldu. Değişmeyen bir kaç tane hayalim hep var.Mesela ileride evimde minik bir kütüphanem olmasını istiyorum. Sayısız kitaplarla çevrili raflar, çeşitli okuma alanlarım… Bahçesi çiçeklerle dolu, arasında hamak olan 2 hurma ağacı.. Neden hurma diye sormayın hurma güzeldir.
En çok istediğim ve hep kafamın içerisinde durmadan dönen bir şey varsa o da;
birilerinin hayatında dokunmak. Ne şekilde olursa olsun, ne tür şartlarda olursa olsun bir veya birkaç insanın hayatında onlar için anlam ifade eden, onların yürüdükleri yolda yardımcı olmak istiyorum. Bir çocuğun elinden tutup lunaparka götürmek, ona istediği şekerlemeleri veya oyuncağı almak… Yaşlı minnoş bir teyzeyle oturup sohbet etmek, bir kitapçının önüne gidip maddi olanaksızlık yüzünden kitaplara sadece bakmakla yetinen çocuklara kitap hediye etmek. Evet çok fazla insanın hayatına dokunup onların yüzünde tebessüm oluşturmak istiyorum. İnandığım bir şey varsa o da ; bu hayatta birilerinin hayatına dokunmadan, kimseye bir yararın olmadan yaşamak taş kaktüsü misali yaşamak gibidir. Taş kaktüsü çiçek açmadığı zamanlarda bir kayadan farksızdır. Çiçek açıp güzelleştirebileceğin dünyada neden bir estetiği olmayan kaya olarak kalasın ki?
Her blog yazarının hayalini taşıyorum…
Benim için gerçekten bir anlam ifade eden bir kitap yazmak istiyorum. Gerek hayatımı konu alan gerekse kariyerimde onca yaşadığım zorluğa rağmen beni bulunduğum konuma getiren serüvenimi kelimelere döküp bir başyapıt yaratmak… Kim bilir belki de birilerine klavuz olurum. Umudunu yitirenlere biraz da olsa umut olabilirim.
Herkesin gezme hayali olduğu gibi benimde var. Dünyayı gezip yeni yerlere gitmek, yeni kültürleri görmek, öğrenmek. Sahil ülkelerinde denize girmek, bir ülkenin üzerinde balonla uçmak, her gezdiğim yerin oraya özgü kahve ve yemeklerini tatmak…Dünyanın farklı noktalarında gün batımını,gün doğumunu, yıldızları izlemek istiyorum.
‘Cree (kri) halkı’ tarafından Ruhların Dansı olarak adlandırılan
kuzey ışıklarını görmek benim için mükemmel bir deneyim olacak. Gittiğim sahil ülkelerinde kamp yapma düşüncesi bile heyecan veriyor. Kamp sırasında çalınan gitar eşliğinde sevdiğim beyefendinin gözlerine bakarak anın tadını çıkarmak bu dünyada neden yaşıyorum sorusuna olan cevaplardan birisi olabilir.
Kariyerimde kendimi gördüğüm konumdan bahsetmeden geçmek olmaz…
Pasta ve kahve üzerine bir işletme açmak istiyorum. Sahil kasabasında, denize sıfır konumda, birkaç çeşit çiçekle renklendirilmiş bir kafe… Ayrıca sadece bir işletmeyle kalmayıp kendimi bu alanda uzman haline getirip seminerler yapmak, gurur duyduğum başarılarımdan dolayı kendimi ekranlarda görmek ve bu başarılarımın birilerine yararı olması için eğitimler düzenlemek istiyorum. Başarılarımla anılıp zaten benim olan kraliçe tacımı ellerime almak istiyorum…
Hayaller biter mi? Asla
- Fransızca ve İspanyolca dillerini öğrenmek
- Hayvan sahiplenmek
- Gitar ve piyano enstürmanlarında kendimi geliştirmek
- Bir başka ülkede yaşamak
- Hayalimdeki evi kendi istediğim gibi yaratmak
- At sürmeyi öğrenmek
- Uçurtma uçurmak, uçağa binmek
Bu liste uzar gider .. Ne kadar süre yaşayacağımızı bilmiyoruz. Bize verilen yaşamın ne zaman sonlanacağı hakkında kimsenin bilgisi yok. Ama bildiğim bişe varsa o da; bu hayata bir kere geliyoruz ve zamanımızın her bir dakikası değerli… Onları dolu dolu yaşamak da bizlerin elinde.