Hayal Çıkmazı: Hayal Kuranın Yolu / Kabullenmesi Gerekenler

Kaynak belirtilmedi

KİMİ HAYALLER:

Genciz. Gençlikten de öte, bir kere hevesliyiz. Hayal kuruyoruz, bir şeyleri diliyoruz, hatta kimilerimiz her günümüzü dileklerimize kavuşmayı hayal ederek geçiriyoruz. Çabalarımızın sebebi, dileklerimiz. Gözlerimizdeki ışık, tuttuğumuz dilekler sayesinde var, insanlar “Senin bu enerjine hayranım” dediklerinde onlara “Bir hayalim var” diyebiliyoruz.

Hayallerimize sıkıca sarılıp bu doğrultuda bir hayatı sürdürmeyi alışkanlık haline getiriyoruz hatta.

Günler hayal kurduğumuz için başlıyor, geceler hayal kurarken uyuya kalmamızla bitiyor. Sabah uyanıyoruz yine sayıklıyoruz “Bir adım, bir adım daha yaklaştım bu sabah” diye. Uzun bir yolculuktan evimize dönüyoruz ve gülümsüyor “Biraz daha yaklaştım hayalime” diyoruz.

Kimilerimiz için bu hayal bir rüyayı süsleyecek nitelikteyken, kimilerimizin hayali bazılarına basit, sıradan gelebiliyor. Hayallerin boyutu da insandan insana, olaydan olaya değişiyor keza.

Kiminin hayali bir araba alabilmektir misal ama bir başkası bir ülkeye başkan olmayı ister, öteki dünyayı gezmeyi, diğeri yalnızca bir ayakkabı, bir telefon alabilmeyi. Hayaller insandan insana değişiklik gösterir ve bu değişikliğin boyutları arasında ciddi seviyelerde farklar vardır.

HAYAT İNSANIN, HAYAL İNSANIN:

İnsanların hayallerini küçümsemek ise bizim, yalnızca çevremiz tarafından kınayıcı gözlere maruz kalmamıza sebep olacaktır.

Bir insanın hayaline saygılı olmayı öğrenmeliyiz. Hepimizin bir hayat amacı var ne de olsa.

Sen kendi amacını daha yüce görüyor ve bu doğrultuda kendini, karşındaki insana nazaran çok çok daha üst bir noktada görüyorsundur ama bu, duvarda altın harflerle yazılı olan gerçeği asla değiştirmeyecek.

O gerçek ise hayatın insana özgü olduğu gerçeğidir. Her insana özgü. Hepimiz özeliz. Belki fiziksel veyahut duygusal açıdan uçuk farklarımız yok ama zihinsel açıdan hepimizin kafasında kurmuş olduğu dünyanın merkezinde yatan sebepler farklı. Uğruna yaşadığımız şeyler farklı.

Hayallerimiz keza, hayat da insanın hayal de insanın, bu hayalleri küçümsemek ise yapacağınız son şey olmalı. Eleştirmek doğru bir davranış olmaz zira eleştiriler bir insanı hayalinden dahi soğutabilecek, hatta büsbütün vazgeçirebilecek kadar etkili olabiliyor kimi zaman. Eleştiri, adımlar konusunda, olmazsa olmaz bir gerçeğidir insanın lakin hayallere eleştiri kurşunu sıkmak, yalnızca bizi aciz duruma düşürmekle kalır.

Bir insanı hayalinden vazgeçiren etken olmayın. Çünkü vazgeçişin acısını, o insanın gözlerine her baktığınız an derinlerde hissedersiniz.

ADIMLARI ELEŞTİRMEK MİSKİNLİĞİ SİLMEK GEREK:

Öte yandan atacağı adımlarla ilgili aynı şeyleri söylemem. Adımlarını eleştirebilirsiniz. Zira hayal kuran bir insan hayaline, bir hayli hevesli ilerlese dahi bazen gereğinden daha yavaş, hatta daha az ilerler. Buna ara ara rastlarız, bazen o insanlar biz oluruz hatta. Koskocaman koşu parkuru önümüzdedir ama biz yalnızca ayakkabımızın bağcıklarını bağlayıp çıkarıyor, açma germe ısınma hareketleri yapıyor, kol bandımızı ve üstümüzü düzeltiyoruzdur.

Yanımıza baktığımızda çoktan parkuru koşmaya başlamış, kim bilir belki yolu bile yarılamış olan insanlar var ve biz yalnızca, duruyoruz. Yerimizde, hiçbir şey yapmadan duruyoruz.

İşte tam olarak böyle olduğunda, olabildiğince sert bir eleştiri, insanı ateşleme görevini üstlenecek, o şokun etkisiyle deli gibi koşacağızdır o parkuru. O gün birinci olamasak bile hiç yoktan bir madalya kazanma şansımız olur.

Yani kurulan bir hayale dair yapılan eleştiriler, her seferinde olumsuz veyahut yıkıcı olmaz, biz biliriz ki bize yapılan bazı eleştiriler veyahut yol göstergeleri yalnızca bizim kötülüğümüz için değildir.

Hatta kim bilir, belki bazen harekete geçmemiz için gerekli olan tek şey sert bir eleştiridir?

HAYALE GİDEN YOLDA YORULMAMAK MÜMKÜN MÜ?

Değil. Yani insan, istediği bir şey uğruna bir yola çıktıysa eğer o yolda ister istemez yorulacaktır. Karşımıza çıkan her insan bizim iyiliğimizi veyahut başarılı olmamızı istemeyecek, bazıları bir hayli alaycı bir tavır sergileyecek bize, hayallerimize karşı.

Bazıları yanımızdaymış gibi görünüp, bizim iliğimizi kemiğimizi sömürecek, ardından ise oturdukları dalı söküp bizi o dalla dövecek.

İşin ucunda hayaller olduğu sürece ihanetler kaçınılmaz. Size baktıktan sonra aynaya bakan bir insanın şayet sizin kadar başarı elde edememiş veyahut hayal kurup o hayale ilerleyememişse, sizden nefret etmesi için ona bolca sebep vermiş olacaksınız, başarılı duruşunuz ve ısrarcı tavırlarınız sayesinde.

Bu hem bir artı hem bir eksidir, eksi yönünden başlayalım; İhanet

Hayalimize giderken ki yolumuzda eğer ihanete uğradıysak buna sevinelim çünkü o insan, istese bizi zirveye kadar takip edip, zirvedeyken indirmeye kalkabilirdi. Lakin demek oluyor ki biz o denli istekli ve başarılı ilerliyoruz ki o kişi bizim, zirveye çıktığımızı görene kadar bile rol yapmayı sürdürmeyip arkamızdan küçük bir kuyu kazmaya yeltendi. Tabi elbette bu durumdan bu şekilde karlı çıkıyor olsak bile biz, neticesinde bir arkadaşımızı kaybettik hayalimize giden yolumuzda. Anılar, yaşanmışlıklar, birlikte kurulan hayaller, hepsi sonsuzluğa uğurlandı.

Artı yönüne değinmek gerekirse; Meşaleleri yakın.

Sevdiğimiz, belki de en yakınımızdan birinin ihanetine uğramışsak eğer, ya gerçekten çok kötü bir yoldayız ya da başarılı olacağız, meşaleleri yakın, şampiyonluk yakın! Kazanacağız bu zaferi ve hayalimize kavuşacağız er ya da geç. Ama önemli olan biz bu yolda bize “Değer” veren birini kaybettik.

Göstermelik değerlerin ve samimiyetsiz sevgilerin çokluğundansa, gerçekten başarıdan başarıya koştuğumuz ve yalnızca hayalini kurduğumuzda bile bize gözlerimizin içinden ışıklar saçtıran bir hayali, o hayal uğruna yaşanan hayatı, yeğlerim. Başarı için olması gerekenin de o olduğunu düşünmekteyim.

Yorgunluğa gelince;

O yorgunluk çabucak geçen bir uzun yol, dolu gün yorgunluğu gibi değildir. İnsanın içinde yavaşça artarak birikir, vücudunun her bir zerresinde ayrı ayrı büyümeye başlayan bir yorgunluktur hayal yorgunluğu. Yeri geldiğinde umutları tavan yaptırır ama aynı şekilde dibe de vurdurur.

İnsanı en çok hayallerinin gerçekleşecek olma ihtimaline yaklaşmak tatmin eder, bu tatmininde birtakım bedelleri vardır elbette. Birkaç insan kaybetmek, kendinden taviz vermek, hayatından taviz vermek, vesaire.

Eğlenememek de bir gerçek mesela. Hayalleri büyük olan insanların hepsi eğlenmeyi ihmal eder diyemem belki ama bir kısmının hayallerini, diğerlerine nazaran çok daha fazla istemesinden midir bilinmez ama bir kesim var ki o kesim, çok şeyden vazgeçebilirler hayalleri uğruna. Enerjilerinden kısıp yorgun bedenlerle yaşamaya iterler kendilerini ama gözleri bu sayede parlar, zira umudun, hayalin ışığı, bar lambasından daha özeldir, çok güzeldir.

HAYALİN GERÇEKLEŞMEDİĞİNDE:

Ütopik hayaller kurmanın bedeli ne yazık ki suratımıza tokat niteliğinde çarpan gerçeklerdir. Bazı hayalleri istediğimiz kadar kuralım, istediğimiz kadar çok istiyor olalım, istersek her şeyi yapalım. O bizim hayat defterimizde yazılmadıysa şayet o hayali unutun. Olmaz. Olmayacak. Çünkü olmaması gerekiyor.

Mevzubahis hayalimiz gerçekleşmediğinde de yapmamız gereken ilk şey, kesinlikle ve kesinlikle umudumuzu kaybetmemek. Her şeyin başında umut gelir. Umut olmazsa olmaz. Umudu olmazsa gülemez insan. Umudu olmazsa yaşayamaz. Umut hayattır.

Umudumuzu cepte tuttuğumuza göre sırada ikinci aşama var. O aşama biraz daha sancılı ama hayata tutunduran cinste bir aşama olan; Yeni hedef belirleme aşamasıdır. Bu aşamada geçmiş ve gelecek karşı karşıya oturup, birbirlerini uzun uzun süzerler. Gerçekleşmeyen hayaller, geleceğin ihtimallerine bakar, gelecek ise geçmişi şöyle boydan boya bir inceler.

Ortak karara varılana kadar o masa bir aspava sofrasından hallice olur. Sonucu belli olana kadar masaya ister yiyecek ister içecek ister meze ister tütün, ne ararsanız hepsi gelir, geçmiş ve gelecek güzelce rahatlatılır önce. Ondan sonra konu tatlıya bağlanırken aynı orantıda masaya bir tatlı getirilir.

Bilirsiniz, halı sahalarda ya da benzeri turnuvalarda gerek baklava gerek diğer tatlılar, bizde gelenektir.

Geçmiş ve gelecek nihayet bir karar alıp oradan kalktıklarında, önlerine bir hesap gelir.

Neler mi vardır bu hesapta;

  • -Menfaatçi dostlukların ortaya çıkışı
  • -Olumsuz insanlara tahammülün azalışı
  • -Küçümseyici tavırları olan arkadaşlarla yüzleşme
  • -Aşk hayatında imkansızlıklar kimi zaman derin bir aşksızlık
  • -Parasal sıkıntılar
  • -Kader açısından bazı denk gelemeyişler

Görüyorsunuz, hesap bir hayli kabarık. Can sıkan, ruh yoran cinste üstelik. 

Sadece iki üç banknot sallayarak kapatılacak türden bir hesap değil. Ne yazık ki bu uğurda daha sayamayacağım fedakarlıklar ve kabullenişler olacak hayatınızda. Kaderinize yön verecek kadar iyi bir çizer değilseniz eğer, çiziklerinizde bolca titremeler, hayatınızda gereksiz fazlalıklar olacak. Ama en kötüsü, hayaliniz gerçekleşmeyecek, devamında ise yavaş yavaş boşluğa sürükleneceğiz.

Ucu bucağı derin olan bir boşluğa.

HAYALLER BAYATLAR MI?

Er ya da geç bir şekilde hayalimize kavuştuk diyelim.

Ya tatmin olmazsak? Ya hayalimizin son tüketim tarihi geçerse?

Sahi ya, bayatlar mı hayaller?

Bu durum aslında ana göre değişir. Hayata göre değişir. Hayalimiz gerçekleştiğinde hayatımız çok daha iyi bir konumdaysa şayet, pek umursamayız hayalimizin gerçekleşip gerçekleşmemesini. Nitekim bir insan da genelde maddi zorluklarla yüzleşirken hayal kurar. Sonuçta varlık içinde yüzerken kimsenin aklına oturup hayal kurmak gelmez.

Bilindik hayalleri vardır onların. Şirket kurmak, araç ve villa almak, daha fazla zengin olmak vesaire gibi. E hani az önce hiçbir hayali küçümseyemeyiz demiştin şimdi niye yan çiziyorsun?

Bilakis yan çizmiyorum, küçümsemiyorum, olanı söylüyorum. Hayat bize mal yönünden verdiği ve can açısından da geri almadığı takdirde elbette çoğu istediğimize sahip olabiliriz ama buna rağmen her insanın, bir imkânsız sevdası, hayali vardır muhakkak. İster zengin ister orta gelir ister fakir olsun, hayal hep vardır, sadece boyutu ve gerçekleşip gerçekleşmeme ihtimali değişir.

Bir zenginde olduğu gibi, bir fakirde hayaller kurar mesela, hatta fakirin hayalleri bazen zengini de aşar, göklerdedir ki çabaladığı sürece ister zengin ister fakir, çabası olduğu sürece maddiyat ve aile fark etmeksizin her insan hayallerine kavuşabilir.

Hayallerin hayatlardaki imkanlar sayesinde daha kolay, daha çabuk elde edilebilir olması ya da bazı yerlere gelebilmenin bazı iletişimlerden geçiyor olması, çoğu zaman can sıkabilir ama hayatın adil olmadığını kabul etmezseniz zaten hiçbir hayaliniz gerçekleşmez. Pollyanna olmanın lüzumu yok. Farkına varalım, hayat adil değil ne yazık ki.

Yine de başa dönelim, hayaller bayatlar mı?

Evet bayatlar, yani bir bakıma bayatlar.

Örneğin hayalimiz gerçekleşse bile gerek o hayali kurduğumuz zaman ki kafaya yapımız gerek geçen süreç içerisinde yaşadıklarımız. Gerekse değişen hayat ve huylarımız, bunların hepsini üst üste koyduğumuzda, hayalin tatmin edicilik oranı ciddi ölçüde düşer, zira o zaman diliminde belki biz başka bir hayale daha sahip olmuşuzdur da gerçekleşen hayalimiz, bizim için artık bir hedef konumundayken gerçekleşmiş olabilir.

O yüzden geçmişte, hayalin kuruluş dönemindeyken ki var olan arzu, şu an yerini alışmaya, beklemeye bırakmıştır.

Yeterince beklediğimiz, çabaladığımız için artık istediğimizi almış, yine de değişen hayat koşulları sebebiyle, bir hayli stabil tavırlarla karşılamışızdır hayalimizin gerçekleşmiş olmasını.

Özetle hayat bizi olgunlaştırır, farklı amaçlar farklı idealler verirse hayaller, tam olarak bayatlamaz ama insanın hayaline giden yolculuğunu, hayalini, bayatlayacağı kadar görmezden gelmesine sebep olabilir.

Gerçi bu da insandan insana değişir. Kimisi hayallerini hep ilk günkü gibi taptaze tutarken kimisi halı altında saklamayı, tozlu rafların arasına terk etmeyi tercih eder. Hayatta insanların hayallerini bu doğrultuda gerçekleştirir. Bir hayal bayatlıyorsa bile onun sebebi besbellidir. Değersizlik, ilgisizlik, çabasız tavırlar, laubali hareketler, ciddiyetsizlik, vesaire.

Hayalin bayatlaması da gerçekleşmesi de bunlara bakar.

ZAMANLI BİR HAYALE İLERLERKEN:

Her şeyden önce sabır. Bir hayale ulaşmak adı altında yapılan eylemlerin her biri bir sabır eşliğinde, bolca düşünülerek yapılmalı. Üniversite sınavını düşünün. Bir sene beklediniz, bir sene içinde bilmem kaç kez sınava girdiniz deneme olarak. Yetmedi kendi kedinizi sınava soktunuz. Testler denemeler aldınız. Dershanelerin sınavlarına da dışarıdan başvuru ile katıldınız. Bir sürü çaba sarf ettiniz.

Bazı anlarda kendinize; “Yarın sınav olsa acaba ne yapardım?” diye sordunuz. Bu anların sayısı sınav günü yaklaştıkça daha da arttı. Belki bazı anlarda, asıl sınav gününden çok daha sağlam bir motivasyona sahiptiniz. 

Belki de bu sınavdan şimdi alacağınız sonucun çok daha altında bir başarı kaydedecektiniz. Bilemeyiz, işin ucunda bir tarih varsa şayet yalnızca o tarihi bekleriz, hayallerimize dair adımlar atmak için.

Film olur maç olur, gününü bekleriz. Yolculuk olur saatini bekleriz. Eşya olur birikimi bekleriz. İnsan olur denk gelmeyi, görmeyi bekleriz.

Bazı hayaller zamanlıdır, o hayal diğerleri gibi maddiyat ile satın alınamaz. Alınsa bile bir tarih vardır öncesinde. Gelmesi yakın olan bir tarih. Ufak ufak sinyaller çakan, göz kırpan.

HAYALİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN:

Sabrı bir cebimize koyduk. Bir başka cebimize de daha öncesinde umudu koyduk. Eleştirileri falan da koyalım hadi. E yorulmayacağız da dedik. Başkalarının hayallerini de küçümsemeyeceğiz. Taze tutacağız, bayatlamasına müsaade etmeyeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz.

Başka ne kaldı?

Olumsuz düşünmemek?

Tutarsız olmamak?

Gibi, ne kaldı ki acaba geriye.

Pes meselesi kaldı. Nedir bu pes meselesi. Vazgeçmek ile arasındaki farklar nelerdir?

Pes etmek tam olarak bir son değildir. Pes ediyorum dediğimizde vücudun bazı anlarda hırslanıp daha da azimle çalışmaya başladığını görebiliriz. Bu spor olsun iş olsun, konumuz hayal olduğu için bugün hayal açısından ele alacağız pes etme meselesini.

Hayale giden yolda pes etmek bizi yaralar mı? Aslında biliyor musunuz bazen pes etmek en iyi çözümdür. Birkaç günlüğüne ara verip moral motivasyon gezilerine falan çıkmak gerekir.

Kafayı iyice toparlayıp o şekilde hayale geri adapte olmak, video izlerken sıkıştığımızda ya da acıktığımızda ortadaki durdur tuşuna basıp, ihtiyaçlarımızı gidermek gerekir.

Bazen pes etmek gerekir. Ama vazgeçmeden pes etmek.

“Yok abi şu an kafamı veremeyeceğim şimdilik bu kadar benden” deyip, ortalıkta ne kadar motivasyon şarkısı klibi varsa hepsini dinleyip, birkaç da güzel makale okuyup, piyasayı tekrar sallamak lazım.

Düşünme ve “Ben” günlerini kast ediyorum anlayacağınız. 

Bir süre kafayı toparlayıp ondan sonra tazelenmiş bir zihinle odaklanmak gerek hayalimize.

HAYALLER GERÇEKLEŞİNCE BİTMİYOR:

Bunlara ek olarak hayallerin bizim hayatımızı “Kökünden” güzelleştirecek şeyler olmadığını, hayatın her türlü başarıya ve güzelliğe rağmen bizi yalnızca zirveye çıkarmayacağını, bazen dibe de çakacağını bilelim. Hayaller gerçekleştiğinde insanın bu hayattaki misyonu ne yazık ki tam olarak bitmiyor. 

Halen daha yapılacaklar ve yaşanacaklarla dolu bir yarım kalıyor bize, o yarımı da yaşayıp ondan sonra göçüp gidiyoruz hayattan. Şu an nefes alıyorsak yapacağımız şeyler henüz bitmediği içindir. Hayalimize kavuşmadığımız için değil.

Nitekim hayal yalnızca hayalden ibaret. Hayaller de gerçekleştiklerinde gündem olmakla kalıyorlar başkalarının hayatından bizim hayatımıza bakıldığında. Öyle sandığımız gibi hayalimize kavuştuk diye herkesten övgü, takdir toplamayacağız yani. Pollyanna olmayalım az önce de dediğim gibi.

Geri kalan insanlara sizin hayaliniz sıradan, onların hayali de size aynı şekilde.

Gerçekler acıtır, bu konudaki en büyük gerçek ise şu; “Hayal yalnızca onu kuran kişiye özel.”

 

Selam Ben Emirhan
Yolunun daha henüz çok çok başında olduğunun farkında olan az insan var hayatta, henüz bir başarı elde edemeden kendini alim sanan çakma filozoflar var, insan, nankör ve kibirli olmasıyla tanınır, ben ise halktan biri, ülkedeki milyonlarca gençten yalnızca bir tanesiyim, Selam, ben Emirhan.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yazın Keyifle ve Bir Çırpıda Okuyacağınız Kitap “ Beş Sevgi Dili” . Beş Sevgi Dili Nedir? Sevgi Depomuzu Nasıl Doldururuz? Etkili ve Sağlıklı Bir İletişim İçin Ne Yapmalıyız?

Yazın Keyifle ve Bir Çırpıda Okuyacağınız Kitap “ Beş Sevgi Dili” . Beş Sevgi Dili Nedir? Sevgi Depomuzu Nasıl Doldururuz? Etkili ve Sağlıklı Bir İletişim İçin Ne Yapmalıyız?

Sonraki
Başariya giden yol .

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.