Aile ziyareti sebebiyle gittiğim Elazığ’da sıkılmaya başlamıştım. Çok kalabalık olmayan bu şehir aynı zamanda çok kalabalık gibi geliyordu. Binaların dip dibe dizilişlerinin insanı boğan bir havası vardı. Sanki şehir üstüme üstüme gelmeye başlamıştı ki bu şehirdeki en sakin yapıları araştırmaya başladım sonrasında Harput dikkatimi çekti. Harput hakkında en sevdiğim rivayet beni Harput ‘a davet ediyordu. Harput hakkında bilgi verdikten sonra rivayet’ i anlatalım , İç kale ve dış surlar olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Dörtgen planlı kalenin girişi, doğuda Harput yönündedir. Konumu itibarıyla Elazığ Ovasına hakim bir bölgede inşa edilmiştir. Günümüzde yapılan kazı çalışmalarında içinde çeşitli zindanlar, yaşam ve tedavi alanları bulunmuştur. “Süt kalesi efsanesi” uzaktan bakıldığında surlar beyaz göründüğü için halk arasında ’Süt Kalesi’ denildiğini ve bu konuda anlatılan ’kalenin yapımında kuraklıktan dolayı süt kullanıldığı’ hikayesinin zamanla efsane haline geldiğini aktardı. Tarihi Harput Mahallesi’nde M.Ö. 8. Yüzyıl’da Urartu Krallığı tarafından yapılan Harput Kalesi, diğer adıyla ’Süt Kalesi’ olarak biliniyor. Efsaneye göre, kalenin yapımında kuraklıktan dolayı süt kullanıldığı ve surlarının bu yüzden beyaz olduğu anlatılır. İşte kaleyi görme arzum bu hikayeyle başladı. Bence herkesin gidip görmesi gerekiyor, şunu da eklemeliyim kaleyi ziyarete gittiğim gün yağmur yağmaya başladı. Başta kendimi kötü hissettim ama sonra fark ettim ki yağmurdan sonra Harput süt kokuyordu…
İlginizi Çekebilir
