Ne kadar inkâr edilirse edilsin…
2002 tarihi…
Siyasal sistemimiz açısından bir dönüm noktası idi…
Siyasal yapı da ekonomik yapı da…
Değişiyordu…
Aslında, şöyle de söylenebilir, bu zamana kadar devam ettirilen “kurulu düzen” çatırdamaya başlayacaktı.
Anadolu sermayesi… Muhafazakâr gelenekten gelen bir siyasal hareket…
Siyasal denklemi değiştiriyor; hem siyasal hem de ekonomik paylaşımda “söz sahibi” oluyordu.
Neden; toplumumuz, halk, geniş kesimler bir can havliyle siyaset kurumunu yeniden dizayn ediyorlardı?
Çünkü… Toplum, 2002 yılına kadar hem siyasal istikrar hem de iktisadî istikrardan uzak yaşamış; yüksek enflasyon baskısıyla yıllarını tüketmişti. Yoksulluk ve işsizlik, toplumdaki bıkkınlığın tavan yapmasına neden olmuştu.
Pekiî, AK Partiyi iktidara getiren bu koşullar ne oldu da, şimdi çok farklı bir siyasal atmosfer var? Ezilmişlerin, unutulmuşların, vesayet sopası yemişlerin iktidarı olmaya soyunan AK Parti, son tahlilde neden toplumdan uzaklaşmaya başladı?
Evet…
AK Parti; toplumdan ve halktan uzaklaşıyor. Kendi var ettiği dar bir alanda, tahayyül ettiği bir dünya perspektifinde olayları “yorumlamakta” ve buna göre de tepkilerini sergilemekte.
Evet… AK Parti; halktan gelen, geniş bir ittifak yelpazesi tarafından desteklenen bir siyasal oluşum iken, bugün halktan uzaklaşan bir siyasal “otorite” gerçeği ile karşı karşıyayız.
Artık sessiz “çoğunlukların” iktidarı yok; sesi olabildiğince yüksek çıkan bir “otorite” gerçeği var…
