Kapadokya seyahatim bir çok anlamda beklentilerimi ziyadesiyle aşmayı başarmıştı. Masalsı doğal güzelliklerinden, binlerce yıllık eşsiz tarihinden, insanı derinden etkileyen tarifsiz aurasından bu yazı da bahsetmeyeceğim. Bölgenin sunduğu onlarca sürprizden biri de Avanos’daki Güray Müzesi oldu benim için. Yazının amacı Güray Müzesi örneği ile özel müzeler konusunu ele almak olacak.
Müzeleri, ören yerleri hep sevmiş her fırsatta ziyaret etmemiş, oraları ziyaret etmek için fırsatlar yaratmış, rotamı değiştirmiş, tatilimi uzatmış ya da kısaltmışımdır. Zira yolum düşerse muhakkak müzeleri gezerim söylemi hep beni üzmüş ve düşündürtmüştür.
Ülkemizin zenginliklerini saymayı quantum bilgisayarlarına bırakıp, çok daha zor olan bu alandaki farkındalığı arttırmaya yönelik bir yazıyı kaleme almayı hedefliyorum. Şanslı olduğumuz için sahip olduğumuz eşsiz müzelerimiz var, Topkapı Sarayı Müzesi, Arkeoloji Müzeleri, Kariye Müzesi, Dolmabahçe Sarayı Müzesi, Anadolu Medeniyetler Müzesi gibi. Bunları ne kadar tanıttığımız, ne kadar koruduğumuz çok ayrı bir tartışma konusu bu konuyu da pas geçiyorum. Bir de kişilerin, kurumların büyük özveri ile oluşturduğu çoğu zaman ticari bir kaygı gözetmediği özel müzelerimiz var.
Ben özel müzelerin varlığını daha da bir önemserim her zaman, buradaki temel dürtüm devlet müzelerinde hakim olduğunu düşündüğüm görev bilincinden ziyade özel müzelerin arkasında yatan büyük bir farkındalık, bilinç, inanmışlık ve emektir.
İstanbul’da yaşadığım için aklıma ilk gelen özel müzeler Rahmi Koç Müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi gibi dünya çapında üne sahip muhteşem müzeler gelse de beni daha çok heyecanlandıran müzeler daha özel belki daha küçük bütçeli ama çok daha yoğun duygular barındıran müzeler.
Hangileri mi ? Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi mesela, Uçurtma Müzesi, Deniz Kabukları Müzesi ,Kazım Karabekir Müzesi, Orhan Kemal Müzesi, Gökyay Satranç Müzesi, Eskişehir Karikatür Müzesi ya da Zeytin ve Zeytinyağı Müzesi mesela.
Her biri birbirinden değerli bizi zenginleştiren, derinleştiren, temellerimizi sağlamlaştıran eşsiz oluşumlar. Bizler mevcut olanların gelişerek yaşamasından, ve sayılarının her geçen gün daha da artmasından birinci derecede sorumluyuz. Ülkemizdeki özel müzelerin listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-135633/ozel-muzeler.html
İşte bu özel müzelerden biriyle Avanos’ta tanıştık. Güray Müzesi, 2020’nin yaz aylarıydı kısıtlamalar gevşemiş ancak hala insanlar temkinliydi. Müze tabelasını görür görmez direksiyonu o yöne kırdım. Müzenin gişelerinde küçük bir tereddüt yaşadım bir aile için toplamda önemli bir yekûn tutuyordu. Ayrıca öğrenci ve çocuklardan da ücret talep edilmesi çok doğru değildi derken bu tereddüdümüzü müze yetkilisi yerle bir etti. Tek bir bilet alarak ailecek gezebilirsiniz dedi. Duygusal olarak tereddüt etmeme rağmen ben 100 TL gibi bir ücretin 5 kişi için gayet normal olduğunu düşünüyordum. Lakin benimle aynı tereddüdü yaşayarak vazgeçenler olabileceğini de biliyorum.
Genel olarak Türk vatandaşlarına fiyatlamada pozitif ayrımcılık yapılması fikrine karış olan biri değilim. Öncelikle bizlerin sahip olduğumuz değerlerin farkında olması için, tüm bu müzeleri rahatça gezip görebilmesi, deneyimleyip içselleştirmesi ve bunların ekonomik bariyerlere takılmadan gerçekleştirilebilmesi gerekiyor. Sonrasında bizler birer kültür elçisine dönüşüp ülkemizi çok daha doğru, derin etkin anlatabiliriz. Keşke ülkemizdeki gelir düzeyi gelişmiş bir ülkedeki gibi olsa bir ABD, bir Almanya, bir Japonya seviyesinde olsa o zaman fiyatlandırmayı farklı boyutları ile tartışabilirdik. Ama bizim 10 TL ye gittiğimiz müzeye bir ABD linin 10 USD gitmesinde çok büyük bir sorun görmüyorum ki gelişmiş ülkeler de bile kendi vatandaşlarına yönelik pozitif ayrım mevcut.
Güray Müzesi gişesinde karşılaştığımız yetkilinin güler yüzü, misafirperver tavırları ve ekonomik bariyerleri ortadan kaldırması ile birlikte 3,4 aile müzeyi gezmeye başladık. Müze aynı zamanda tarihi bir yeraltı mağarasından oyularak yer altına inşa edildiği için, hatta hatırladığım akdarı ile bu alanda dünyada bir ilk olduğu için o sıcak havada tarifsiz bir doğal serinlik size sunuyor ki sadece o his bile kişi başı 20 TL ödemeye yeter de artar.
Müzedeki eserlerin muazzam bir şekilde yerleşimi, grupların ve kişilerin birbirini rahatsız etmeden müzeyi gezmelerine olanak sağlıyor. İçinde barındırdığı özel koleksiyonlar, seramik ve çömlek yapımına dair size çok değerli bilgiler sunuyor. Hititlere kadar giden koleksiyonları ile doğal serin havasında sıcak bir atmosfer sunuyor.
İşte kendi kameramdan müzeye dair birkaç kare;
Hala bitmeyen, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren bu günleri atlattıktan sonra kendinizi dışarı attığınızda muhakkak ziyaret etmenizi istediğim müzelere dair farkındalık yarattıysam ne ala, özellikle özel müzelerin de diğer işletmeler gibi ayakta kalıp, hizmetlerine devam ettirebilmeleri için ziyaretçiler şart. Seyahat planlarımızı, rotalarımızı bu müzeleri kapsayacak şekilde yapalım, yol üzerinde denk gelenlerle yetinmeyip gizli hazineleri keşfetmenin tarifsiz hazzını yaşayalım.