Sabahın ilk ışıkları;
Saçlarıma değen o hafif meltem. Doğan güneş sanki gözlerime bu şehri terket dercesine çarpıyordu. Adım atarken, gözlerimde kuşku, beynimde bir takım sorular oluşmaktaydı. Günümün tamamını düşünmekle geçiyordum resmen uyumaya bile vaktim kalmamıştı artık. İnsanlar için yaptığım doğrular, içimden bi ses “hepsinin boşa gittiğini, değersiz kaldığını söylüyor”. Çıldırıyorum, bütün aksiliklerin saf insanları bulmasına katlanamazken bir ruh bana “Sabret” diye fısıldıyor sanki. Denemeye karar verip uyumak istiyorum. Rüyalarımda aklımın almadığı şeyleri görüyorum, bazen uykumda isimler sayıklıyorum, kendimi attığımda ise hiçbirini hatırlamıyorum, aklıma gelen ilk isimleri gördüğümü düşünüyorum bazen, sonra boşver diyip tekrar uyumaya çalışıyorum. Yine sabah oldu,kahvaltı yapıp dışarı çıkmaya hazırlanıyordum. Ayakkabılarımı giydiğimde kafamın içinde dolaşan fikirleri düşünüyordum.Kulaklığımı taktım ve yürümeye başladım. Güneş’in doğmasına saniyeler vardı. Düşünüyordum “belkide bu şehirden gitmeliydim”derken güneş doğuyordu güneşin Işık’ları gölgeme vurarak sanki ters yöne gitmek istediğini söylemek istiyordu. Yoluma devam ettim. Bütün insanların özgür olduğunu mırıldanıyor dilim Herkesi aşşalıkça,kullanacaklarını değil. Belki bir gün herşeyin, tamamen güzel olucağına inanıyor herkes, belkide öyle olucak eğer öyleyse karanlık olduğunda güneşin gölgesi olan Ay ,gözlerime bakıp bana başarıcaksın demesini diliyorum…