Güneşi Gören Her Yer Güzeldir

Daha öncekiler gibi yazılarıma odaklanamıyorum. Aklım karışık. Benim için üzücü ve değişik bir yıl oldu. Dışarıya çıktığımda her insanın ortak bir yönü vardı, hiçbir şeyin tadı kalmadığının farkındaydılar, ailelerine veya arkadaşlarına bir şey olacağından tedirgindiler, suskun ve endişeli görünüyorlardı. Herkesin derdi kendine yeter gibisinden akıllarına işlenmiş bir çaresizlik içindeydiler. İzledikleri ve yaşadıkları o iğrenç olaylar, duydukları akıl almaz haberler ile karşı karşıya kaldık. İnsanlar öldürüyor ve öldürülüyordu. Bir derdi olan başkasına anlattığında, o başkası da başka bir derdi anlatıp elde hep bir çaresizlik ve çözümsüz cevaplar bulunuyordu. Onların gözlerinde görebiliyordum ne üzücü ki, kalbi yaralı ve düş kırıklığına sahip olan kişiler acı çekiyordu. 

Halen devam ediyor. Kimse mutlu değil aslında ve olmaya da çalışmıyor, seviyor gibiler ama aslında sevmiyorlar ve bu kişiler sevgiye daha çok gerek duyuyorlar fakat neden rol yapıyorlar? Kimse ne istediğini bilmiyor, istedikleri şey kendileri için bile olsa emin değiller, fakat öyle bir zamana geldik ki yine birbirimizi suçlayacak ve nefret dolu şeyler söyleyecek halde olabiliyoruz. Güç birlikten doğar. İnanıyorum ki, birbirimize daha öncekinden daha farklı şekilde ihtiyacımız var. Büyük bir yanlış anlaşılma içindeyiz. Görebiliyor musunuz, bu insanlık nereye gidiyor? Ne yapıyoruz? Neye izin veriyoruz? Düşünebiliyor muyuz?

Söylemeliyim ki, en üzüldüğüm yıl bu yıl oldu şimdi geçti ve bitti. Evlerde her gün ölen kişileri gördüğümde, halen insanların kendilerini toparlamayıp birlik olmamaları korkunç. Elleri birleştirdiğimizde aynı yaratana dua ediyoruz bunun farkındayız eğer amaç aynıysa farklı bir dinde olmanın ne önemi var? Tüm diller, renkler, ırklar aynı hastalığın bitmesini istediğinde bu tüm dünya ve tüm insanlık için değil miydi? Kadın olmak neden bu kadar ürkütücü olmaya başladı kadınlar için? Nasıl buna izin verebiliriz? Tecavüze, tacize, öldürülen kadınların örnekleri her gün haberlerde, gazete manşetlerinde, radyo kanallarında söylenen her bir ismin anlamı yok mudur bizim için? Nasıl böyle bir iğrençliğe izin vermeye ve alışmaya nereden başladık? Bir erkeğin eşini ve çocuklarını katledilmesine izin verecek ve bunun oluşmasına sağlayacak nedenlere nasıl izin veriyoruz? Üzücü. Korkunç. Bu vahşetin sonunu getirmeyecek miyiz?

Basit gibi görünen ama benim için anlamı büyük anılarımdan, bazen sıklıkla olur ve çok hoşuma gider. Güneşin yüzüme yansıyıp beni uyandırması, havanın güzel olduğu günlerde güneşin altına geçip yürümem, bazen güneşe sırtıma dönüp ve sırtımın ısınması, saf ve oldukça hoşuma giden yaşadıklarım ki bunlar. Parayla satın alabilir misin? Evde oturduğun o süre boyunca hangi para seni dışarıya çıkarabildi, bir hastalık geldi ve tüm ülke evinde oturmak zorunda kaldı, bu hayatta en değerli şey özgürlüğümüz olduğunu anlamamız için, daha neleri yaşamamız gerekiyor?

Peki ya bir kadının özgürlüğü nedir? Peki ya bir çocuğun? Gerçektende hayat hep güçsüzleri mi ezer? Yanılıyorsunuz. Güçsüzler sadece fazla güç uygularlar, güçlü olanlar hep mücadele eden kişilerdir, ancak güçsüz ve çaresiz biri ‘öldürmeyi ve yok etmeyi’ seçebilir, çünkü ona göre en kolay yol budur. Neden kenara geçip bir kadını anlamaya, saygı göstermeye, en azından sevmeye çalışmadınız diye sorabiliriz, neden onurlu bir insan olmak yerine tecavüzcü, tacizci, kontrolsüz bir insan olunur ki? Güçsüz olduklarına inandıkları için olabilir mi? Hayır onların niyeti güçlü olmak değil, güçsüz oldukları için bu hayatı yaşamak istemiyorlar, cahiller, iğrençler ve doğmaması gereken canlılar!

Evde kaldığım günler boyunca dedim ki; güneşi gören her yer güzeldir. Lütfen kendini karanlık düşüncelerden uzak tut ve biliyorum deniyorsun, elinden sadece bu geliyorsa bile yine de güzel değil mi? Bu hayatın nasıl ilerlediği konusunda kafanı yorma ve sadece kendine odaklan, hiçbir şeye sessiz kalma ve düşünceni söyle, yanlış şeylerden uzak dur ve insanların uzak durması için uyar, kendini sev. İnsanları sev. Yaşadığın bu dünyayı kenara bırak ve kendine bir dünya yarat, bu dünya yaşadığın dünya aynı şekilde canlı ama senin dünya olduğun için hayallerin, inançların, bildiklerin ve iyiliğin kadar büyük ve geniş, olumsuzluklar olduğunda sığınmak istediğin dünyanı seç. Emin ol ki, her yeri güneşi görmeli. Eğer aydınlıksa, güneşi gören her yer güzeldir.

Ercan Öztürk
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Engel (kısım 1)
Sonraki
BEN YALNIZ DEĞİLİM TEK BAŞIMAYIM!

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.