Gündemden Başlıklar…

Gündemden Başlıklar...

Türkiye’de neredeyse her konuda papatya falı açılacak!

Konuşulan ve tartışılan konu başlıkları da fazla.

Gerçekten de ülkemizde günbegün tansiyon yükselmekte, insanlar şöyle rahat bir biçimde günlük yaşamlarını idame ettiremiyorlar. Ne kadar inkâr edilirse edilsin, biz toplumca politik gelişmelere boğazımıza kadar odaklanmış durumdayız. Aynı şey, futbol için de geçerli…

Sorunlar bir hayli fazla… Gidip bakalım… Kahvehanelere… İşyerlerine… Büyük ihtimalle, ya üç büyük takımımızın sene sonuna ilişkin tahminleri yapılmaktadır…

Ya da dediğim gibi gündemdeki politik gelişmeler, herkesin bilgi ve ilgisine göre değerlendirilmektedir.

Acaba, sorunları çözmeleri gereken ilgililer ne yapmaktalar?

Ağız dalaşı ve söz oyunlarıyla saatleri doldurmaktalar.

* * *

İlk gündem konumuz, haliyle yıllardır başımızı ağrıtan terör belası. Bildiğiniz gibi aylardır, Suriye’nin kuzeyinde, Fırat’ın doğusunda, terör örgütlerine yönelik bir dizi operasyon düzenlenmekte. PKK/YPG/PYD gibi terör örgütlerini sınırlarımızdan söküp atmak amacıyla yoğun bir operasyon tatbik edilmekte. Yalnız, kamuoyumuzda, terör belası gibi bir konu da bile bir birliktelik ve bütünlük havası yok. Sonuç itibariyle PKK terör örgütü, yıllardır sınırlarımızın dışından olsun sınırlarımızın içinden olsun, milletimizin canına ve malına kastetmekte, masum vatandaşlarımızın ölümüne neden olmakta.

Ama gel gör ki…

Müttefik olduğumuz, güya “stratejik ortaklık” yaptığımız birtakım ülkeler, bizleri terör örgütleriyle yaptığımız mücadelede “yalnız” bırakmakta, yalnız bıraktıkları gibi de arkamızdan bıçaklamakta. İşte, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesinde takındığı tavır ortada… Menfaatleri doğrultusunda, sahada PKK/YPG/PYD güçlerini silahlandırırken, onlara lojistik destekler sağlarken… Türkiye ile masada ortaklık sözleri verilmekte…

Umarım… Artık ciddi ciddi bir dış politika aksiyonuna sahibizdir, yoksa ABD ile stratejik ortaklık yapmaya devam ettiğimiz sürece, bu sorunların çözümünden sonuç alamayacağız gibi…

* * *

Papatya falı bakma olayına bu aralar en fazla yeni partilerin kurulup kurulamayacağı hususu en güzel örnek. Günlerdir, tarafların birbirlerine olan salvolarını okumaktayız. Anladığımız kadarıyla, AK Parti ileri gelenleri, bu yeni parti teşkilatlanmasından rahatsızlar gibi. Tabii, ortaya konan argümanlara baktığımızda, şunlarla karşılaşmaktayız:

– Bu kurulacak veya kurulma aşamasında olan partilerin, AK Partiyi hedef aldıkları, bu amaçla AK Partinin bölünmesi için kuruldukları “iddia” edilmekte.

– Bir diğer husus ise, yeni kurulacak partilerle birlikte, siyasal istikrarın ve güvenin bozulacağı dillendirilmekte. Yeni kurulacak veya kurulma aşamasında olan partilerin, daha çok muhafazakâr seçmene ve tabana göz kırptığı, bu bağlamda sağ siyaset kulvarında seçmen bölünmesine gidileceği ileri sürülmekte.

Hep cek/caklı değerlendirmeler… Bakalım, bekleyip göreceğiz, yeni partiler kurulup, sağ seçmende bir dağılmaya neden olacak mı?

* * *

Bir başka tartışma konusu… Erken Seçim olur mu/yapılır mı? Gerçekten de şuan için bir erken seçim olacağına yönelik bir “sinyali”, ben hiçbir yerde göremedim. Siyasal iktidarın elinde tuttuğu yönetme direksiyonunu paylaşmak istemesi veya bunu kaptırması “opsiyon” dahilinde değil gibi… Erken seçim için belki böyle konuşuyoruz ama ülkemizin hem iç dinamikleri hem de dış dinamikleri olumlu değil. Bir kere, her şeyden önce, AK Parti, toplumumuzu toparlayıp, ilk dönemki görünümüne dönemiyor. Nerede o ilk dönemlerdeki AK Parti? Reformcu kimlikle siyaset arenasında varolmaya çabalayan, “insan” merkezli politikalar sürdüreceğine söz veren bir muhafazakâr “demokrat” partiden şimdilerde “iz” bile yok. Kutuplaştırmayı ve ötekileştirmeyi bir siyasal tarz olarak görenlerin gelecekleri nokta, şu son günlerde herkesin gördüğü gibi tıkanma noktası olacaktır. Ekonomimizin pekiyi olduğu ve iyi günlerin bizleri beklediği ballandırıla ballandırıla havuz gazetelerinde yazılmakta. Ama, gerçekler hiç de bu minvalde değil. Yabancı sermaye akışlarıyla ekonominin dinamizmini sağlayan siyasal iktidar; güven, hukuk, adalet ve demokrasi gibi “evrensel değerler” noktasında tökezleyince, sermaye akışları da geriledi.

ŞİMDİİİ, tüm bu olumsuzluklar nazarında, siyasal gelişmeleri yeniden sağlıklı bir şekilde düşünmek gerekiyor…

Erhan Salman
Ben, ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ, ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ BÖLÜMÜ mezunuyum... Kitap okur, köşe/kitap yazarım... Elimden geldiğince ilgi alanım doğrultusunda yazmak, en büyük tutkum ve hedefim. SEVGİYLE OKUYUN...
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Kitaplar ve Dijitalleşme!
Sonraki
Şımarık Sesli Akustikçi Kız Furyası
Şımarık Sesli Akustikçi Kız Furyası

Şımarık Sesli Akustikçi Kız Furyası

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.