https://wordpress.com/post/yenigundemblog.wordpress.com/210
‘‘Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.’’ Franz Kafka’nın eşsiz romanı Dönüşüm bu cümleyle başlıyor. Aslında Kafka kendi yaşadığı aile yapısı, devletinin despot yaptırımları ve Tanrı ile arasındaki ilişkisinin ortaya koyduğu karamsarlık, çaresizlik, değersizlik üzerine yazdığı Dönüşüm adlı romanında ruh halini bir Mistköfer(Bok Böceği)’e benzetmiştir.
Zaman zaman bizde öyle olaylar yaşarız ki karamsarlık, çaresizlik içinde bir çıkış yolu ararız. Peki, biz Gregor Samsa gibi kendimizi böcek olarak hisseder miyiz? Ya da bir sabah kalktığımızda kendimizi bir böcek olarak bulur muyuz? Bu durumdan dolayı çevremiz ve ailemiz tarafından terk edilir miyiz?
Bütün bunlar aslında yaşadığımız olaylar sonucu kendi içimizde yarattığımız yeni bir bizizdir aslında. Şartlar mı hayatımızı etkiler yoksa tutumlarımız mı hayatımızı değiştirir? İnsan aslında çok değerli ve güçlü bir varlıktır. İsterse her şeyin üstesinden gelebilecek bir enerjidir insan. Peki, ne oluyor da bu kadar güçlü bir canlı bu kadar karamsar bir varlığa dönüşüyor ve kendini Ungezifer (Haşarat) gibi hissediyor. Franz Kafka’dan örnek verecek olursak Kafka’nın babası üstünde otorite kuran ve onu sözleriyle aşağılayan bir karakterdi. Bu yüzdendir ki Kafka, içine kapanık ve hayatı hakkında her zaman karamsar olmuştur. Babasına yazdığı ”Babaya Mektup” adlı kitabında bunu uzun uzun anlatmıştır. Bir Yahudi olan Kafka döneminde ise ötekileştirmelere, ırkçılığa ve nefret söylemlerine maruz kalmıştır.
Kafka’yı bir kenara bırakıp şimdi kendimize dönüp bakalım. Genelde ailemiz, çevremiz, arkadaşlarımız ya da öğretmenlerimiz tarafından bir etiketle damgalanmışızdır. Bu etiketi bazılarımız kabul edip o etikete göre hayatımıza devam etmişizdir. Örneğin, küçükken biri bize aptal etiketini yakıştırmıştır ve biz bu etiketi kabul edip hayatımızı bir aptal olarak sürdürmüşüzdür. Küçükken alınan yaralar o etiketi kabul etmediğimiz sürece bizimle mezara kadar gelir. Yani kişi, ben zaten aptalım bu işi yapamam diye kendini buna inandırır ve gerçekten de o işi yapamaz.
Bizler birer mucizeyken bazı pervasızca konuşanlar yüzünden kendimizin farkında olmuyoruz. Bir şeye başlamadan önce çevremizden hemen bizimle ilgili kararlar çoktan verilir. Bunu yapamazsın, bunu başaramazsın gibi söylemlerde bulunulur. Başarınca da başarımızı istemeyen grup başardığımız şeyi küçük görüp aşağılayabilir. Aslında dilersek ve inanırsak bizim yapamayacağımız şey yoktur. Bunun için en önemli şey bize takılan etiketleri kabul etmeyip kendi tutumumuzu kendimiz belirlememizdir. Yani anlayacağınız tutumlarımız hayatlarımızı değiştirir. Bizler Gregor Samsa değiliz bizler birer enerjiyiz ve mucizeyiz.