Sokaktayım yürüyorum ve insanların aralarından geçerken konuşmalarını dinliyorum aynı zamanda . Herkesin bir derdi var birinin çocuğu hasta diğerinin boşanma davası var falan derken zaman akıyor hayat geçiyor . Sonra bir görüntü yansıdı gözüme ve kafamı kaldırıp baktım . Dilenci bir çocuk 3 veya 4 yaşında bilmiyorum Ankara ‘nın deli yağız soğuğunda elinde kuru, kirli, tozlu bir parça ekmek var. Çıplak ayaklarının yanında da bir köpek yavrusu var . Ve benim aklımdaki tek düşünce şu “ Ekmeği kendisi mi yiyecek yoksa dizlerine tırmanan köpek yavrusuyla mı paylaşacak ?”
İnsanı anlamak hayatı anlamaktır peki bu hayatın insanlığı neresinde ? Aklımda ki sorudan vicdan azabı duydum çünkü asıl soru şu olmalıydı ? Çocuk bu soğuktan kurtulabilir mi?
Merhamete ve iyiliğe olan açlığımız beynimiz en derinlerinde bile bizi yalnız bırakmıyor bu yüzden gördüğümüz her acıklı olayda karşı tarafın ne kadar merhamet edebileceğini bilmek istiyoruz ama asılolan şu ya karşı taraf merhamet gösterecek imkana sahip değilse o zaman ne olacak yani şimdi o çocuk köpek yavrusuyla ekmeği paylaşmazsa suçlu mu olacak gözümde ? Ya da yanından yürüyüp geçen bizler suçsuz mu olacağız ?
Ben o gün yurttan arkadaşlarımla birlikte tekrar o çocuğun yanına geldik konuştuk isteklerini sorduk vakit geçirdik
Gözlerinin içi güldü bizimde öyle yüreğine dokunduk yüreğimize dokundu Hikayesini dinledik hikayemiz oldu
İnsanların hikayeleri olun…