Yaşar Kemal, kırk senelik dostu Zülfü Livaneli’nin değişi ile “ gözü ile kartal avlan yazar” Sait Faik’in tabir-i ile “ Türker’in en Kürdü, Kürtler ‘in en Türkü o!” Benim gözümde ise; Yaşar Kemal Çukurova’dır, Yaşar Kemal Anadolu’nun dik duruşudur, Yaşar kemal İnce Memed’dir, Yaşar Kemal yere düşen Anadolu insanın nasıl herkul’e dönüştüğünün hikâyesini destanlaştırandır, Anadolu’n hikâyelerini, ezgilerini hayalle gerçek arasında dâhice anlatan usta kalemdir, Yaşar Kemal haksızlığa dik durmanın, merhametsizliğe direnmenin ismidir. Hiç bir zaman eskimeyecek hep taze kalacaktır bu topraklarda. Türk’tür-Kürt’tür-Çerkez’dir…. O. Yani , anlayacağınız bir dünyadır Yaşar Kemal. Simdi, bu engin deryadan bir kaç damla paylaşayım.
“İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.”
“Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.”
“Her savaşta yalnız savaşanlar ölmez, onlardan çok savaşmayanlar ölür. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, çocuklar da ölürler.”
“Savaşı biliyorum evladım. Yalnız insanlar değil, atlar, cümle mahlukat, kurt kuş, börtü böcek, kelebekler, arılar, ağaçlar, otlar, hava, su, su da kırıma uğruyor.”
“ Ben yaralandım ya, kendimi ölmüş sanıyorum. Baktım ki ölmemişim, yaralanmışım.. Yaram sızlayınca ölmediğimi anladım. Donmuşum…
Donmak ölümdür, biliyorum, ‘haydi ayağa kalk!’ dedim kendime… Kalkmazsan ucunda ölüm var.”
” İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç! Ondan sonra da arkadaş olabileceğin insanı seç. İpin ucunu bir verirsen ellerine yandığın günün resmidir. ”
“Taş olsaydım erirdim. Toprak oldum da dayandım.”
“Zor,” dedi gülerek Dursun Dede. “İnsan olmak çok zor sultanım. Dünyada çok şey kolay da, insan olmak zor.”
“Ne hatır biliyorsunuz, ne gönül! Ne insanlık biliyorsunuz, ne kardeşlik!”
“ Memede olan olan olmuştu. Gözüne uyku girmiyordu. Düşüncelere kaptırmıştı kendini. Düşünceler kafasına akın ediyordu. Düşünüyordu artık. Dünya kafasında büyümüştü. Dünyanın genişliğini düşünüyordu. Değirmenoluk köyü bir nokta gibi kalmıştı gözünde. O kocaman Abdi Ağa, karınca gibi kalmıştı gözünde. Belki de ilk olarak doğru dürüst düşünüyordu. Kin duyuyordu artık. Kendi gözünde kendisi büyümüştü. Kendini insan saymaya başladı. Yatakta bir taraftan bir tarafa dönerken söylendi. “Abdi Ağa da insan, biz de…”
“ Düşünmek, kişiliği olmak demektir.”
“ Dünyanın ortasında tek başına kalmış bir hali vardı. Yalnız, yapayalnız.”