- Dilimin susup olanları izleme gibi bir huyu var, kendi içinde; beni unutup gitmesi. Aklımı alıyor. Tıpkı bir kuş gibi; bazen gelir hiç olmadık yerde, bazen gider en olmadık yerde. Bu piyano sesiyle sesleniyorum! Bu piyano sesi gibi olma! Gözlerini verecek insan sayısı azalıyor. Gözlerini anlamıyorlar. Piyanonun yanında susma, olmadık yerde susma! Gırtlağına gelen düğümü bilmiyorlar, gülüşünün altında yatan çırpınışları bilmiyorlar. Sadece konuşmana bakıyorlar. Sadece konuşmana… İnsanlar asla iyi olamayacaklar, gözlerine bakamayacaklar, kalbine dokunamayacklar. O piyano sesi geldiğinde hepsinin susup gözlerinin konuşmasını izleyeceğim. Asla gözlerimin ne dediğini anlamayacaklar.
- Peki siz gözlerinizle konuşmayı biliyor musunuz?
Gözle konuşmak nedir?
- Yukarıda bahsettiğim gözle konuşmak, artık insanların boş konuşmayı kesip gerçekten diğer insanların ne dediğini ve ne istediğini anlamaya çalışması.
- Eğer benim ne dediğimi anlamak istiyorsanız gözlerime bakın, o size neyin ne olduğunu açıklayacaktır.