Aslında insanlar bir arada yaşamaya başladıkları zamandan itibaren gözetim başlamıştır. İnsanlar birlikte yaşadıklarında birbirleri hakkında çok şey öğrenirler ve bu da bir tür gözetim olarak düşünülebilir. Örneğin; sokakta yürürken, bir restoranda arkadaşlarımıza rastladığımızda veya evimize gelen ziyaretçiler sayesinde bizim herhangi bir zaman diliminde ne yaptığımız, diğerleri tarafından öğrenilir. Ama bu durum insanlar tarafından pek önemsenmez. Çünkü ortada herhangi bir güç farkı ya da güvensizlik yoktur. Bu da tam anlamıyla gözetim olarak algılanmayabilir. Bir olayın gözetim olarak adlandırılması için de öncelikle ortada büyük bir güç farkı veya güven yoksunluğunun olması gerekir. Örneğin; pandemi dönemi olmadan önce herkes dışarıya özgürce çıkabilirken bu süreçle birlikte 20li yaş ve 65 yaş üstü insanların bu özgürlükleri kısıtlandı. Dışarıda bulunan 65 yaş üstü insanlar videolara çekilerek sosyal medyada paylaşıldı. Bu paylaşımlar yüzünden eleştirilen ya da hakarete maruz kalan insanlar mental olarak zarar gördü.
Gözetim, gözetlenenin kendini baskı altında hissetmesine ve davranışlarının gözetlenmesinin nedeninin yanlış davranışlarda bulunmasından kaynaklandığını düşünmesine sebep olur. Böylelikle gözetlenen kendini rahatça ifade edemez, kendi düşüncelerini başkalarına söylemekten çekinir, pasifleşir, suskun kalır. Gözetim;
çoksesliliği, ifade özgürlüğünü ve kişisel özgürlükleri kısıtlar. Demokratik geleneklerin yıpranmasına ve demokratik katılımın gerçekleşmemesine neden olur. Dolayısıyla gözetim sadece bilgi toplamak anlamına gelmez.
Buna örnek ise; Sosyal medyadaki tepkilerden dolayı insanlar davranışlarına daha çok dikkat etmeye başladı. Her hareketimiz kameraya çekilir de sosyal medyada paylaşılır ve eleştiriliriz korkusuyla gerek sosyal mesafe kurallarına uymaya gerekse de maske takmaya daha çok özen gösterilir hale geldi. Böylece insanlar bu süreçle davranışlarını sahteleştirdi.
Her yerde farkındalığı açıkça hissedilen gözetim, günümüz dünyasında, bireyin mahremiyetini sadece iktidar gözetimi değil kendi kendini teşhir etmesiyle de yeni bir boyut kazanmıştır.
Sosyal medya, internet üzerinden gözetimin en belirgin örneğini oluşturmaktadır. Mesela, virüsten dolayı evlerden insanların çıkmaması uyarılarına rağmen çıkan 60 yaşındaki amcanın başına kolonya dökülmesi ve döken kişinin hakaretler sarf etmesi bunun da sosyal medya aracılığıyla duyurarak aslında kendini teşhir ederek ceza alması buna bir örnek teşkil edebilir.
Günümüzde çoğunluk, kitle iletişim araçları aracılığıyla seçilmiş azınlığın ve ünlülerin her anını izlemek ve onlara hayran kalmak suretiyle bu kişileri kendilerine rol model alarak onlar gibi davranır.
Pandemi dönemine örnek olarak ise; ‘Corona virüsünden koruyor’ diyerek sahte bir ürünün tanıtımını yapan Seda Sayan, Şeyma Subaşı, Ebru Akel, Seray Sever, Perihan Savaş gibi milyonlarca takipçisi olan bu kişiler reçeteyle bile satılmayan bu ürünü insanlara tanıttılar. Bir ürün ünlüler tarafından sıkça tanıtılırsa güven kazanır. İnsanların hayatını hiçe sayan ve insanların korkularını fırsata çevirmeye çalışanların ekmeğine yağ süren bu kişiler bence nitelikli dolandırıcılığa aracı oluyor. Bu tarz kişilerin yaptığı yanlış reklamlar insanlara zarar verebilir.