Ben bu dünyayı gönüllüler dünyası bulunduğum koordinatı da gönüllüler adası ya da merkezi sanırdım. Gönlümüzle duymak hissetmek için gelmediysek keyif çakmak kendi zevkimizin peşinde her şeyin içine etmek için gelmedik diye düşünüyorum. Gönülden sevenler kahvesi, gönülden gülenler parkı, gönülden hissedenler kulübü… Diyerek dünyaya gelmiş olabilirim lakin bunun böyle olmadığını en sonunda öğrenmiş oldum suratıma yediğim bir Osmanlı tokadı ile şrakkkssss… Vay mübarek bu ne tokat ki bana atacağına insanların hepsine atsaydın da herkes kendine bir gelseydi!
Geçmişin izini takip ederek o eski günlerdeki o güzelim günlere dönmek için iz arıyorum hepsi silinmiş, Hansel ve Gratel kardeşler gibi yola ekmek kırıntısı da dökmüş olmazlar ki biliyorum! Hepsi birer gönül yoldaşı, arkadaşı, sırdaşı idi onlar… Anda canda kalan eski bir anı ve özlem gerisi ise boşluk ve uçurum…
Avuçlarımda bir tutam gözyaşı hangi susamış ağacın dibine dökersem kurutuyor yeşertmiyor, kazanan taraftan olmaktan ziyade gülümsetenler tarafında kulübünde olmayı istiyorum, karşımdaki kazansın mutlu olsun o zaman bende mutlu olurum da, lanet hep kazanma hırsı bende gitse de karşımdakinde gitmiyor, kulübe üyeliğimde güme gidiyor elimde patlıyor, vesselam……..Selamlarımla
Mehmet Aluç