GÖNÜL NE KAHVE İSTER NE KAHVEHANE; GÖNÜL MUHABBET İSTER , KAHVE BAHANE

 Metnin başlığı  sohbetimizin konusu olsun. Kahveden konuşalım.

 Sizin kahve ile aranız nasıl? Benim çok iyi. Özellikle sütlü kahveye çok seviyorum. Sade kahve bana çok acı geliyor; bu yüzden tüketmiyorum. Sade kahve içmeye çalıştım fakat bir yudumdan ötesine gidemedim. Arkadaşlarım çoğu sade kahveden yana. Sade kahvenin sütlü kahveden daha iyi olduğunu iddia ediyorlar. Bir kişi söylese inanmamda, herkes mi aynı şeyi söyler. Ben yine de sütlü kahve diyorum. Kahvenin kokusundan, aromasından bahsetmeden geçmeyeceğim. Biliyorsunuz kahvenin bu güzel kokusu ve aroması zamanla bizde tutkuya dönüşüyor.  Özellikle de o kokusu. Nasıl buram buram kokuyor. İnsan içine o kokuyu çekmeden yapamıyor.  Zaten fark etmişseniz kahvenin kokusunu içimize çekmeden tadına bakmayız. Nasıl da canım çekti. Sonra yapar içeriz artık. Hadi başlayalım! 

KAHVE

Bir ağacın meyvesinin çekirdeğidir. Coffea bitki ailesinden olan ağaçların üzerinde yetişir. Kahve yetiştirilecek bölgede düzenli yağış, orta dereceli nem ve sıcaklık farkı az olması lazım. Günümüzde Brezilya, Kolombiya, Vietnam başta olmak üzere birçok tropikal bölgede yetişiyor. Dünya üzerinde çokça tüketilen bir içecektir.

  Kahvenin nerede, ne zaman ortaya çıktığı kesin bilinmiyor. Habeşistan getirildiği tahmin ediliyor. Avrupa’ya da 17.yy Venedikli tüccarlar götürdüğü söyleniyor. Çeşitli hikayeler var. Sadece birine değinmek istiyorum. Bir efsaneye göre Etiyopya’ya bağlı olan bir bölgede keçi otlatan  Kaldi adlı bir çoban hayvanlarının sürekli bir ağacın meyvesini yedikten sonra çocuklar gibi enerjik olduklarını ve uyuyamadıklarını fark ediyor. Keçilerin bu enerjik halleri, yedikleri ağacın meyvesinden kaynaklandığını düşünen Kaldi bu ağacın meyvesini bir dervişe götürür. Derviş bu meyveyi tattıktan sonra ve aynı etkileri kendinde de görür. Bu  olaydan sonra kafein içeren bu meyveyi önce toz haline, daha sonra kaynamış su dökerek içecek haline getirirler. Böylece kahvenin serüveni başlamış olur.

Türklerin kahve ile buluşması

Kanuni Sultan Süleyman zamanında Yemen valisi olan Özdemir Paşa çok sevdiği bu içeceği İstanbul’a getirmiş. Kahve sarayda çok sevilen bir içecek olmuş. Hatta cariyelere kahve pişirme teknikleri öğretilmiş. Kahvenin gelişi ile İstanbul’da kahvehaneler açılmıştır. Böylece insanlar için sıcak sohbet ortamı oluşmuştur. 

Kız İstemede Neden Çay Değil de Kahve İkram edilir?

Bence zahmetli olduğu için. Ama şunu da düşünemeden edemiyorum acaba gelin kıza kahve yaptırarak puan vermeye mi çalışıyorlar.  Kahvenin köpüğünü tutturmuşsa  hamarat gelin, tutturamadıysa beceriksiz. Ne yani kahveyi becerememişse istemekten vaz mı geçecekler. Hayır. Kesinlikle hayır. Ve inanın gelin kızlarımızın çoğu kahveyi başkasına yaptırırlar, beceremem diye.  Bence çayın demi de çok önemli. Yani anlayacağınız niye kahve ikram edildiğini bilmiyorum. Sadece varsayımlarımı ortaya koydum. Tuzlu kahve mevzusuna hiç girmeyeceğim. 

Bir Fincan Kahvenin Kırk yıllık Hatırı olurmuş

 Hepimizin çok sık kullandığı bir atasözüdür.  Bu atasözü yapılan iyiliğin önemini vurguluyor. Bu sözü genelde birine kahve ikram etmek isteyince yada biriyle karşılıklı kahve yudumlarken dile getiririz. Çok aşina olduğumuz bir atasözü olduğu için kahve ile hep hatırlarız. Ben hikayesini merak ettim ve araştırdım. Sizinle de paylaşmak istedim. Hadi gelin hikayesine beraber bakalım.

    Bir rivayete göre İstanbul Üsküdar’da kahve satan bir zat varmış. Bu zat halk tarafından çok sevilirmiş. Tatlı dilli, sohbeti pek hoşmuş. Zattan kahve almaya gelenler sohbet etmeden gitmezlermiş. 

  Bir gün bir yeniçeri gelmiş herkese kahve ikram edeceğine söylemiş fakat Rum kaptanına ikram etmeyeceğini belirtmiş. Kahveci herkesin kahvesini yaptıktan sonra eline iki fincan kahve alıp Rum kaptanın  yanına oturmuş. Yeniçeri bunu görünce sinirlenirmiş. Kahve yapan zatta der ki ben sana demedim mi ona kahve ikram etmeyeceksin. Zatta yeniçeriye dönerek senin değil benim ikramım demiş.

 Sonra gel-git zaman aradan 40 yıl geçmiş. Sisam adasında isyan çıkmış. Rumlar burada ayaklanmış. Zat bu ayaklanma da  Rumların eline esir düşmüş. Bu zatı esirler pazarında satmışlar. Zatı yaşlı bir adam almış  ve ıssız bir yere götürmüş. Tabii zat başına bir şey gelecek diye çok korkuyormuş. Issız yere geldiklerinde yaşlı adam,  kahveciye dönerek korkma sana zarar vermeyeceğim. Sen bana 40 yıl önce bir fincan kahve ikram etmiştin. İşte ben o Rum kaptanıyım. Bu yüzden seni serbest bırakacağım. Böylece bu atasözü günümüze kadar gelmiş.

Kahvenin sağlığa olumlu yada olumsuz etkisi

  Kahvenin çok tüketilmesi tavsiye edilmez. Kahve fazla tüketilince kalp ritminde olumsuz etkiliyor. Mide rahatsızlıklarını artırıyor. Vücutta su kaybına neden oluyor. Yani her şeyin fazlası zarar olduğu gibi kahvenin fazlası da zarar. Kahveyi azaltmakta sağlığınıza yarar. 

Kahve yorgunluğa birebir. Stres azaltıcı, tam bir mutluluk kaynağı. İnsanların psikolojilerine de olumlu etki yapar.  Sürekli uyuyanları, uyku tutucudur. Kişiyi dinç tutar, enerji verir.

 “Kötü bir kahve bile hiç kahve olmamasından iyidir” Amerikalı ünlü yönetmen ve ressam David Lynch ünlü sözü ile sohbetimizi sonlandırıyorum Hadi o zaman kendinize benden bir kahve ikram edin. Afiyet olsun.

semra-kara
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yalnızlaşma-İzolasyon!
Sonraki
4MİX/NİNJA

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.