“Delem berat teng şode” Farsçada özlemi anlatmak için insanlar bu kelimeleri kullanıyormuş. Türkçedeki karşılığıysa ”gönlüm senin için sıkıştı” demekmiş. Özlemenin her dilde farklı bir karşılığı var fakat anlatılmaya çalışılan sızı hepimizin içinde aynı. Özlemin enginliğine erişen herkes bilir o buruk tadı. Eksikliğini hissettiğini, her yerde arayıp içinde bulabildiğini özler insan. Anılar devreye girer bu sırada onlara tutunmaya içinde yaşatmaya çalışırsın. Çünkü geçmiş hatırlandığı , özlendiği sürece vardır.
Anlatması, yaşaması kadar zordur … Dile getirmeye korkarım bazen , daha somut, daha gerçek olduğunu görmenin hissetirebileceği acıdan korkarım. Ya da içimde bu kadar büyüttüğüm duygunun kelimelere indirgenmesinin yarattığı hazin duyguya kapılırım. İçime sığmayacak kadar büyüdüğünde göz yaşlarım kadar hızlı sıralanan kelimeler, düğüm düğüm olur boğazımda çıkmak bilmez…Nihayetinde kesik kesik soluklar halinde çıkarken , hissimde kalmaya kaldıkça çoğalmaya devam eder. Söylemek de en az içinde tutmak kadar zordur işte. Birine ne zaman özlemlerimden bahsedecek olsam gözlerim akmaya hazır bir yağmur bulutu gibi dolar. Boğazımda acı yutkunsam da geçmeyen buruk bir tat oluşur. Öyle kolay söyleyemem özledim diye. O bir kelimenin altına sığmaya çalışan binlerce hissi yaşanmışlığı düşünürüm. Dilim tutulur söyleyince değerini kaybedecekmişim gibi hissederim. Herkes farklı özler işte sevdiğini…
Bir nefes uzaklıkta olmasını istediğimi, bir hayal kadar yakından özlüyorum. Bazen korkarım hayal kurmaktan,çünkü şu anda gerçek olamayacak kadar güzel olduklarını bilmek canımı acıtır. Ama hayır, tükenmedi henüz umutlarım. Şimdi burada bunları yazarken zaman içinde bir başka zamanın hayaliyle avunur, kokunu getiren rüzgara lütfederim. Aynı rüzgarın, belki başka bir zamanda yine buradan beni sana savurmasını dilerim…