GONLU ZENGİN FAKİR KIZ

Kaynak belirtilmedi


 Bir varmış bir yokmuş çok uzak diyarlarda gönlü zengin fakir bir kız yaşarmış. Bu kızın isteyeni de seveni de çokmuş. Fakat ailesi kızını hiç kimseye layık görmezmiş. Kızlarının bu fakir hayattan kurtulması için tanınmış ve zengin bir ailenin oğlu ile evlenmesini çok isterlermiş. Kızın gönlünde kimse olmadığı için o da pek evlenmek istemezmiş. 

 

 Gönlü zengin fakir kız, bir gün koyun otlatmak için yaylaya gitmiş. Yaylada koyunlarını otlatırken çok yorulmuş ve dinlenmek için bir ağacın gölgesinde oturmuş. Ağaca yaslanmış ve gözünü kapatıp uzun uzun hayaller kurmuş. Hayalleri uzun olunca kız uyuya kalmış. Uyandığında koyunlarının hiçbiri ortada yokmuş. Eve dönme vakti de yaklaşan kız çok endişelenmiş ve hemen koyunları aramaya koyulmuş. 

 Gönlü zengin fakir kız, koyunları aramak için dağları tepeleri dolaşmaya başlamış. Ama koyunları bir türlü bulamamış. Daha fazla uzaklaşmamak için geri dönmeye karar vermiş. Geri dönmek için hızlı adımlarla yürümeye başlamış.  

 Eve dönmek için acele eden kızın ayağına taş takılmış ve yere düşmüş. Taşa takılan ayağı burkulmuş ve yürüyemez hale gelmiş. Burkulan ayağına mı üzülsün kaybolan koyunları mı şaşırmış kalmış. Çaresiz kalan kız kimse yokmu lütfen yardım edin diye bağırmaya başlamış. Havada kararmak üzereymiş. Kız artık korkmaya başlamış ve bağırmaya devam etmiş. Ama ne gelen ne de giden varmış. Bağırmaktan yorgun düşen Gönlü zengin fakir kız bir süre sonra yine uyuya kalmış. 

 Bir saat sonra gözlerini açan kız havanın karadığını görmüş ve ağlamaya başlamış. Ağlama sesini odunlarını almak için gelen bir amca duymuş. Sesin geldiği tarafa doğru yönelmiş ve karşısında genç yaşta bir kız görmüş. Hemen yanına gitmiş kıza ne olduğunu sormuş. Gönlü zengin fakir kız olan biteni herşeyi amcaya anlatmış. Amcada kızın haline acımış odunları bırakıp kıza yardım etmeye karar vermiş. Kızın ayağını tedavi etmek için evine götürmüş. Kızın ayağını sarmış, sıcak bir çorba yapıp karnını doyurmuş. Amca, kıza ayağın iyileşince evine gidersin demiş. 

 Üç gün boyunca amcanın evinde kalan kız artık gitmeye karar vermiş. Teşekkür etmek için her yerde amcayı aramış ama bulamamış. Dışarı çıkmış amca amca diye bağırmaya başlamış. Amcayı bulamayınca az ötede olan şatoya gitmiş. Amcayı şatonun bahçesinde görmüş ve koşarak yanına gitmiş. Amca kızı görünce, senin ne işin var burada evde olup dinlenmen gerekir. Niye ayaklandın daha tam iyileşmeden kızım. Hadi eve geri dön, işim bitince bende dönerim demiş.

 Gönlü zengin fakir kız, herşey için çok teşekkür ederim ama ailem beni çok merak etmiştir. Amca da, olmaz kızım bir gün daha kal söz ben seni götüreceğim demiş. Kız amcayı kırmamak için tamam demiş. Sonra kız ayak üstü amca ile sohbet etmeye başlamış. Kız, amcaya bu şatonun sahibi siz misiniz? diye sormuş. Amca da kıza gülümseyerek, ben bu şatonun sahibi olsam niye kulübede yaşayayım demiş. Kız da amcaya aynı şekilde gülümseyerek, o zaman burada ne işiniz var amcacığım demiş. Amcada, uzun yıllardır bu şatoda çalıştığını ve bahçıvanlık yaptığını söylemiş. Kız bahçede gezmek için amcadan izin istemiş. Amca da izin verince bahçeyi dolaşmaya başlamış. 

 Bahçe o kadar büyükmüş ki kız gördüğü manzara karşısında çok büyülenmiş. Biraz daha ilerleyince şatonun sahibi ile karşılaşmış. Şatonun sahibi uzun, genç ve yakışıklı biriymiş. Kız bu genci görünce küçük dilini yutmuş. Ona bakarken utanmış ve başını önüne eğmiş. 

 Şatonun sahibi kızı bahçede görünce çok sinirlenmiş. Sen kimsin? bahçede ne işin var demiş. Bahçıvan sesleri duyunca hemen oraya doğru koşmaya başlamış. Bahçıvan, şatonun sahibine, efendim kusura bakmayın hanım kızımız mutfakta yeni çalışmaya başladı demiş. Şatonun sahibi ise mutfakta çalışıyorsa bahçede ne işi var diye tepkisini sürdürmüş. Bahçıvan, kusura bakmayın bir daha böyle bir şey olmayacak hanım kızımız adına çok özür dilerim demiş. Şatonun sahibi de öyle olsun bakalım bahçıvan deyip gitmiş.

 Gönlü zengin fakir kız çok şaşırmış amcanın tepkisi karşında. Amca kızın şaşırdığını görünce kıza mecbur kaldığını şatonun sahibi, bahçesine benim dışında kimseyi kabul etmediğini söylemiş. Ayrıca seni hırsız sanmasın diye mutfakta çalıştığını söyledim demiş. Kız amcaya, ama amca misafirim diyebilirdin eminim anlayışla karşılardı. Amca, bu imkansız kızım şatoda çalışanlar dışında yabancılar giremez bu misafir olsa bile demiş. Kıza dinlenmesi için eve gitmesini söylemiş. Kız amcaya sonuç olarak yalan söyledik demiş. Ben bu yüzden vicdan azabı çekiyorum. Yalan söylemek doğru bir şey değil demiş. Müsaade edin gideyim mutfakta bugün çalışayım. En azından söylediğimiz yalandan kurtuluruz. Ayrıca sen ayağımı merak etme ben gerçekten çok iyiyim demiş. Bahçıvan, öyle olsun bakalım zaten mutfak çalışanımız bugün biraz rahatsızdı. Hadi gel seni mutfağımızın çalışanıyla tanıştırayım demiş.

 Mutfak çalışanı kızla tanışıp iyi ki geldin kızım demiş. O kadar hastayım ki hiçbir iş yapamıyorum. Bana yardım edersen çok mutlu olurum. Kız teyzeye gülümseyerek, siz bugün hiçbir iş yapmayın ben hepsini hallederim demiş. Fakat mutfak çalışanı kızın yemekleri yetiştirmeyeceğini düşünmüş ve kabul etmemiş. Gönlü zengin fakir kız ben üstesinden gelirim deyince mutfak çalışanı kabul etmiş. 

 Kız mutfağın bütün temizliğini yaptıktan sonra yemekleri yapmaya başlamış. Akşam yemeğine az bir zaman kala bütün işleri bitirmiş ve sofrayı hazırlamış. Mutfak çalışanı kızın yanına gitmiş ve çok teşekkür etmiş. Emeğinin karşılığını vermek için bir tane altın vermiş ama kız kabul etmemiş ve şunu demiş hem size yardım etmek ve hemde söylediğim yalandan kurtulmak için bunu yaptım demiş. Fazla çalıştığı için burkulan ayağı iyice ağırmıştı. Bunu fark eden mutfak çalışanı hadi sen eve dön yemek sunumu ben yaparım demiş. Teşekkür edip kızı bahçıvanın evine göndermiş.

 İlk defa bu kadar güzel yemekler yiyen şatonun sahibi, mutfak çalışanına bu yemekleri işe yeni başlayan kız mı yaptı? diye sormuş. Mutfak çalışanı da evet efendim yeni gelen kız yaptı demiş. Şatonun sahibi bütün yemekler tek kelimeyle müthiş olmuş bundan sonra o kız yemekleri yapsın diye emir vermiş. 

  Sabahın erken saatlerinde uyanan kız eve dönmek için yola koyulmuş. Amcaya uyuduğu için haber vermemiş. 

 Kız, evine vardığında ailesi büyük bir sevinçle onu karşılamış. Koyunları sormuş ama ailesi koyunları gelmediğini söylemiş. Ailenin tek geçim kaynağı da yok olup gittiği için kız çok üzülmüş. Ama kızın ailesi için bu çokta önemli değildi, çünkü canından çok sevdikleri kızları hayattaymış.

  Amca uyandığında kızın gittiğini fark etmiş. Hay aksi! Sözde bende onunla gidecektim. Keşke gitmeseydi eve neşe getirmişti diye söylenmeye başlamış. Neyse kalkıp bahçeye gideyim demiş. Amca bahçeye gitmek için hazırlanırken kapı çalmış. Amca kapıyı açmış ve karşısında mutfak çalışanını görmüş. Mutfak çalışanı, bahçıvan efendi o kız nerede diye sormuş. Bahçıvan gitti deyince mutfak çalışanı ya tüh! Keşke gitmeseydi demiş. Amca ne oldu niye öyle dedin ki yine mi hastasın demiş. Mutfak çalışanı hayır ben çok iyiyim ama şatonun sahibi dün akşam yemekleri çok beğendi bundan sonra yemekleri o kız yapsın diye emir verdi. Amca mutfak çalışanına, Yapacak bir şey yok gider şatonun sahibine kızın işi beğenmediğini ve gittiğini söyleriz demiş. 

  Şatonun sahibinin yanına giden bahçıvan, efendim size söylemem gereken bir şey var demiş. Şatonun sahibi, hayırdır bahçıvan ne söyleyeceksin demiş. Bahçıvan, dün işe başlayan kız işi bıraktığını ve evine gittiğini söylemiş. Şatonun sahibi de nasıl yani daha dün başladı ne ara bıraktı demiş. O kızı getir buraya bahçıvan yoksa kovulursun demiş. Bahçıvan, ama efendim kızı tanımıyorum nasıl bulacağım. Şatonun sahibi bahçıvana, o zaman kendine başka bir iş ara demiş.

 Bahçıvan işinden olmamak için kızın ayağını kırdığı yere sürekli gidip gelirmiş. Ama kız koyunlarını kaybettiği için artık yaylaya hiç gitmezmiş. Şatonun sahibi kızı getirmediği için bahçıvanı işten çıkartmış. Odun satarak geçimini sağlamayı düşünen bahçıvan yine bir gün ormana gitmiş. Ormanda ağaç kesen birini görmüş. Kızı tanır diye adamın yanına gitmiş. Adamla biraz sohbet edip kızı sormuş. Adam da ben o kızın babasıyım demiş. Neden aradığını sormuş? Bahçıvan da herşeyi anlatmış. Adamın kızıyla konuşmak için onunla birlikte evine gitmiş. 

 Gönlü zengin fakir kız amca dediği bahçıvanı görünce çok sevinmiş. Amcaya size haber vermeden kendi evime geldiğim için özür dilerim demiş. Amca da evet haber vermeden gittiğin için kırıldım sana demiş. Seni affetmemi istiyorsan çalıştığım şatonun mutfağında işe başlamanı istiyorum demiş. Kızda ailesinin geçimini sağlamak ve kendini amcaya affettirmek için kabul etmiş. Amca ile birlikte şatoya gitmiş.

  Şatonun sahibi kızı görünce mutlu olmuş bugün midem bayram edecek demiş. İşi bırakmaması için ona iyi davranmaya da karar vermiş. Bahçıvanı da işe geri almış.

 Artık mutfak işleri ile Gönlü zengin fakir kız uğraşmış. Güzel yemeklerle herkesin kalbini kazanmış. Bunlardan biride şatonun sahibiymiş. Her geçen gün bu kızı sevmeye başlamış. Eee boşuna dememişler erkeğin kalbi midesinden geçer. 

 Şatonun sahibi birgün çok hastalanmış ve yatağa düşmüş. Kız, çok üzülmüş ve şatonun sahibini bu hastalıktan nasıl kurtaracağını düşünmeye başlamış. Bahçede şifalı ot olabileceğini düşünmüş ama girmeye cesaret edememiş. 

 Şatonun sahibi iyice kötüleşmiş. Kız bahçeye izinsiz girmiş ve şifalı otları toplamaya başlamış. Bu şifalı otları kaynatıp şatonun sahibine içirmiş. Şatonun sahibi iki gün sonra ayaklanmış. Kıza teşekkür etmek için mutfağa gitmiş. Kızı mutfakta bulamayınca bahçeye bakmış ve kızın şifalı otları topladığını görmüş. Yanına gidip sen burada ne yapıyorsun demiş. Kız şatonun sahibini görünce çok korkmuş. Şatonun sahibi bunu fark etmiş ve korkma demiş. Artık istediğin zaman bu bahçeye girip çıkabilirsin demiş. Kız ben sizin için şifalı otlar toplamaya geldim demiş. Şatonun sahibi artık gerek yok ben iyim ayrıca teşekkür ederim demiş. 

 Şatonun sahibi bahçeye bahçıvan dışında ancak sevdiğim kızın girmesine izin veririm demiş. Kız şaşırmış ve çok utanmış. Kıza onu çok sevdiğini ve evlenmek istediğini söylemiş. Kız kabul edince evlenmeye karar vermişler. Sonra kırk gün kırk gece düğün yapmışlar. Sonsuza kadar mutlu yaşamışlar. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Semra Kara
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Türkiye Vizyonu İçinde CHP’NİN Tarihi Misyonu… Olmak-Olmamak Mı? Nasıl Bir SOL?

Türkiye Vizyonu İçinde CHP’NİN Tarihi Misyonu… Olmak-Olmamak Mı? Nasıl Bir SOL?

Sonraki
Her şey nasıl başladı? | Felsefe Tarihi #1

Her şey nasıl başladı? | Felsefe Tarihi #1

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.