İnsanlar çok garip. Kendi gölgesini gördüğünde, tir tir titrese bile, dostları yanında aslan, kaplan cesaretine sahip oluyorlar. Bu bir bakıma güzel bir huy diyebiliriz. Çünkü insan korkmayı bilmeli. Bazen kendisinden bile korkmalı. Çoğu insan farkında değil yapabileceklerinin ne de olsa. Ben 5 sene önce tahmin edebilir miydim, yazarlık yolunda adımlar atacağımı. Babamın bizi ortada bırakmaya çalışıp, çuvallayıp, kendi ayağına sıkarcasına, eve veda edeceğini. Belki ilk senemde üniversiteyi kazanacağımı bile tahmin edemez, sadece arzulardım. Adak adardım hatta. Ama işte insan bilemiyor ki, dün ve bugün ne olduğundan başkasını.
Gelecek için hepimizin planları var elbet. Sadece uzak gelecekten bahsetmiyorum. Yarın için olsun, haftaya olsun. Bir sürü plan, proje, etkinlik, belki bir girişim fikri düşünüyor. Dakikası dakikasına ise vazgeçiyoruz bu fikirlerden. Netice de biz bazı zamanlar kendi gölgemizden bile korkuyoruz. Önce kendimize olan korkunun bir üstesinden gelelim de. Ondan sonrası spontane. Tabi en zorunun ilk başta olması, insanı yoruyor. E netice de kendisini ikna edemeyen bir insan, ailesini, arkadaşlarını varsa eğer sevgilisini, nasıl ikna edecek?
Cevabı basit. Edemeyecek. Bu konuyu çözemediği sürece, kim kimi ikna edecek?
Boşuna mı her motivasyon videosunun başında “önce kendini sev, kendini inandır.” Nutukları veriliyor. Gerçi izleyen kaldı mı o videoları acaba, merak ediyorum. Malum, günümüzde sadece müzik ve görüntü eşliğinde, altta yine bir yazarın sözünün paylaşıldığı, kimi zaman kısa, kimi zaman uzun yazılar oluyor.
Eski nesilden kalma anlatım tekniklerinden, bazılarının yanı sıra, moral/motivasyon konulu, video makalelerde de bir takım yenilik mevcut. Bunların kimisi iyi, kimisi kötü diyerek, potansiyel motivasyon konuşmacılarının, tarlasını aleve vermek istemiyorum. Sadece şunu söylemek istiyorum, artık insanlar bu tarz motivasyonlardan aldığı gazı, tembellik ve umursamama huylarının, bünyeye işlemesi sonucu kaybediyorlar.
Hep söylerim, insan önce istemeli. Kusursuz bir projeyi ben gidip o işin doktorundan, mühendisinden de alabilirim. Senin fikir üretmeni istiyorum. Bu benden çok senin için önemli.
Çünkü ben yarın olduğunda yanında olmayacağım, sadece yolun başında korktuğun gölgen gibi, arkanda lakin, çok uzakta olmayan bir yerde seni izliyor olacağım.
Bedeninin karanlık yansıması seni korkutmasın. Bilakis, güç al ondan. Gölgeyi kötü yapan aydın olmaması bilirim. Yalnız, her aydınlığın içinde bir karanlık muhakkak vardır.
Bu yazımı, yazmış olduğum, şiir tadında bir deneme ile bitirmek istiyorum;
Gölgesinden korkanlar, büsbütün hükümdar olmuş.
Adım atma yoksunu, canı cebinde faniler.
Baş kesen bir emir, adeta cani olmuş.
Gölgesinden korkanlar, bizleri yorar olmuş.
Sahte cesaretle, kaplan gibi kedicikler.
Fare peşinde koşmak, onlara görev olmuş.
Gölgesinden korkanlar, bizden sakınır olmuş.
Semaya el vermeyen, inanç yoksunu sefilken.
Cenneti arzulayan, dini berhudar olmuş.