Birinden gitmek öyle kolay degildir.
Önce tüm yolları dener yola dökülen çakılları temizler düştüğünde yaraladığın dizlerini tedavi edip tekrar devam edersin.
Tüm çaban asla pişman olmamak için ‘herşeyimi verdim’ diyebilmektir. Kendini verirsin kimliğini verirsin hatta kendini tanıyamaz hale gelirsin yinede kalplerine dogru kaskatı upuzun ulaşamıyacağın bir yol olur. Çığlıklar atarsın. Çırpınışların delice kavgalara dönüşür beni duy demenin başka bir yoludur. Dönüp baksın seni duysun istersin. Aptallık bilirsin ama yinede birinden gitmek öyle kolay degildir. Tüm kalbinle tekrar sevmeyi sevgiyle onu kuşatmayı yaralarını anlatmayı denersin. Ne yazık ki sizi duymak istemeyene ne anlatırsanız anlatın gereksiz gelir cümleleriniz . Tabi birde hiç gitmiceksiniz sanırlar… Neden diye sorun kendinize neye bu kadar güvenle gidemicenizi düşündüler ki Tek tek yok olur hiç olursun. Yüzünde tebessüm yerine ılık bir sızı kalır. Ruhunu verdiğin aşk (veya dostluk) cam parçaları gibi içine dagılır. Sonrası acıya karşı ona karşı dünyaya karşı hissizliktir.
Oysa hiç kimse vazgeçilmez degildir. Ilk önce kendimizden vazgeçen bizler herşeyden vazgeçebiliriz.İşte öyle onlara bıraktığım üç , beş satırım…