Bütün hedefler ilk başta birer hayal ile başlar. Kurulan bu hayaller artık gelişir ve zamanla birlikte bir ”hedef” oluşturur. Bu hedef ise düşünce ile gelişir ve zaman içinde ”gerçekleşme” kavramına erişir. Bu kavramların oluşum sırası budur ancak, bu hedeflerin doğru bir şekilde oturması için gereken kavramlarda vardır ki asıl marifet bunlardadır.
Öncelik olarak bir şeyi çok arzu ediyoruz. Özgürlüğümüze kalmaksızın çok ufak da olsa insan kendisini bu arzuladığı hayat ile hayal dünyasında buluşuyor. İlk zamanlarda bu kısa kısa randevular şeklinde olsa da zamanla bu randevular artık Müziğin eşliğinde saatler sürmeye başlıyor. Gelişen bu hayaller artık inanan bir insan için bir hedefe dönüşüyor. Evet, eğer gerçekten buna can-ı gönülden inanabilirsek bu hayaller bir hedefe dönüşüyorlar. Hedefe dönüşen bu hayaller için artık ”hayal” demek pek doğru değildir. Zamanla birlikte bu hedeflerimiz için genel anlamda geceleri ya da sessizliği yakaladığımız anlarda derin düşünme metodunu uyguluyoruz. Ve bu da tıpkı hayallerimiz de ki gibi isteğimiz dışında gerçekleşiyor. Artık bu hedeflerimiz de ”gerçekleşme” kavramına uzanıyor ki bu saatten sonra yapılabilecek şey yeni şeyler düşünmek ve zamanını beklemek. Fakat en önemli kavram ”gerçekleşme” oluşurken; Dua, sabır, çalışma, derin düşünme, şükür etme, okumak, yazmak ve bu hedefleri herkesle paylaşmamak bizi GERÇEKLEŞME kavramına götürecektir.
Aslında her şey bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde olduğu için sizin, bunları bu aşamalardan geçirmeniz kesinlikle tesadüf değildir. Her şey kesinlikle kader çerçevesi içerisinde oluşur. Bunun en büyük göstergesi seçimlerimizde özgür olamamamızdır. Evet, yaptıklarımızda son derece özgür olabiliriz ancak bu seçimlerimizin özgürce bizim tarafımızdan yapıldığı anlamına asla gelmez. Kader gerçektir ve ancak bu size buyrulduğu zaman bunu gerçekleştirebilirsiniz. Kader kavramına inanmayan, bütünlüğün tamamen tesadüf üzerine kurulu olduğu düşünen, dua etmeyen, sabırsız olan, derin düşünme yapmayan, şükür etmeyen, okumayan ve yazmayan, hedeflerini her önüne gelenle paylaşan, bencil ve kibir duygusunu benimseyerek yaşayan bu kimseler hayatları boyunca isteklerini oluşturamazlar. ancak bu da oluşturamayacakları anlamına gelmez. Elbette oluştururlar ancak bütün felaketler onları takip eder. Onlar hep mutsuzdur sadece kameraya gülümseyebilirler. Oysa verilen bu kavramları yerine getiren kimse şüphesiz Hayallerini, hedeflerini, gerçekleştirir. ve bunları pozitif enerji, mutluluk, doyumsuz bir sevinç, muazzam bir haz eşliğinde gerçekleştirir.
Şüphesiz Dünya sadece sınavdır. Başarılı olursan burada da orada da en hayırlısı ve en güzeliyle dileklerinin karşılığını bulursun.