eskiden gözlerimi kapattığımda kendime söyleyebileceğim cümlelerim olurdu. iyi, kötü, endişe veren, korkutan, ağlatan, üzen, hüzünlendiren veya sevindiren anılarımı düşünürdüm. beynim hiç susmazdı sürekli düşünecek bir şeyler bulurdu, kitap, şiir, şarkı, tablo, ufacık bir bulut bile türlü düşüncelere daldırırdı. bu yüzden bazen ağladığım bile olurdu. gökyüzünü veya denizi seyredebilirdim. gece bana hem korku hem huzur verirdi. geceleri düşünürdüm bu yüzden uyuyamazdım. ben kuş seslerini duyardım eskiden. annemi üzmeye çekinir ona göre davranırdım… duygularım vardı. bir işi yaparken sonuçlarını düşünürdüm. ya mutlu ya da mutsuzdum. iki durumda da kontrollüydüm.
şimdi… ben şimdi gözlerimi kapattığımda sadece hiçlik duyuyorum. tek bir cümle bile bulamıyorum zihnimde. bomboş koridorda yürüyormuşum da asla çıkışa varamıyormuşum gibi hissediyorum. yok oluyorum ben. eskiden şiir yazabildiğime inanamıyorum. kurabildiğim cümleler yavan ve anlamsız oluyor. birileriyle konuşmak istiyorum çoğu zaman ama derdimi anlatacak kelimeler çıkmıyor ağzımdan. derdim ne onu bile bilemiyorum. yazamıyorum. konuşamıyorum. sessizleşiyorum her geçen gün. kendimi hissetmiyorum. yaşıyor muyum yoksa sadece nefes mi alıyorum bilmiyorum. güzel şeyler düşünmek istiyorum ama bulamıyorum hiçbir şey. anılarımı, hatıralarımı hepsini unuttum. düşünebileceğim hiçbir şey yok zihnimde, aklımda, kalbimde. annesini üzmeye çekinen kızdan annesini ağlatan kıza dönmüşüm. ben artık annemi ağlatıyorum. neden? neden yapıyorum bilmiyorum, hatırlamıyorum. neden bağırdım ona neden bu denli değiştim? bulamıyorum bir neden. artık ne mutluyum ne de mutsuz. hiçbir şey hissetmiyor ve düşünmüyorum ben. artık kimsem yok. herkesi ittim. kendi ellerim bile yabancı bana. artık uyuyabiliyorum. artık sadece uyuyorum. artık anlamsızlık hakim ruhuma. belirsizlikler içindeyim. kendim bile kendimin umrunda değil. uzaktan izliyor gibiyim tüm olanları o denli uzağım kendime. uzun zamandır ağlamıyorum. hiçbir şeyin kıymeti ve önemi kalmadı. tahammülsüz değilim, agresif veya sinirli değilim, üzgün falan da değilim. çünkü hiçbirinin önemi yok. bu hale nasıl geldim ben? bunun bile farkında değilim ben…
uzun zamandır böyle kopuk ve hayatsız biri olarak bugün yıllar önce dinlediğim bir şarkıya denk geldim. işte şu an döngüye aldığım şarkıyı dinlerken yazıyorum bunları. belki yazacak bir şeyler bulursam yaşayacak şeyler de bulurum diye başladım hatırladıklarımı yazmaya. darmadağın hatıralarım var aklımda. silinmiş anılarım var. göremiyorum, hissedemiyorum ama var olduklarını biliyorum.
köprüden önceki son çıkış dedikleri yerdeyim şu an ve fark ettim ki benim köprümün sonu uçurum. nasıl yaşanır bilmiyorum. nereden başlanır bilmiyorum. her şeye rağmen ruhumu yeniden harekete geçirebilecek güç elimde sanki… yeniden var olabilirmişim gibi bir umut duyumsuyorum. hâlâ varım. hala hayattayım. yeniden var olmak ellerimdeyken harekete geçmek istiyorum.
aksi takdirde olacakları kestiremiyorum. yeni yolumda ilk adımımı, ölüm düşünceleriyle doluyken çıktığım balkona, gökyüzünü seyretmek için girmekle atacağım. başım ağrıyor. sabaha kadar bu şarkıyla zihnimin sınırlarını zorlayacağım. çünkü uyursam eğer bunları düşünmekten vazgeçip… sabah her şeyi unutup sıfıra geri dönerim biliyorum.. yazıyı bitirmek istemiyorum.
doğrusu devam etmek istediğim şey, yazı değil, yaşama isteği, galiba…