Oturttum karşıma kendimi, sorguladım gelmişimi geçmişimi…
Okkalı bir küfür savurdum ta içeriden, hesap sordum hesapsız günlerden.
Dedim; ‘Neredeydin ben tali yola girerken?’
Dedi; ‘Bana mı sordun çıkmaza giderken?’
Saçmaladık beraberce hem gülüp kah ağlayıp,
Geleceğe baktım çünkü geçmişim kayıp.
Bergamotlumu aldım, baktım pencereden bahar gelmiş
Öyle kaldım saatlerce, meğer susmak ne zor şeymiş?!.
Umarsızca ve umutsuzca,
Duymazdan gelip, bilemeden fütursuzca.
Belki de bile bile kurnazca,
Yahut görmezden gelip aptalca.
Biraz saf ve çocukça, az biraz da salakça,
Olur ya hani birden bağlanırsın şapşalca?!.
Üstüne üstüne gelir ya sen sustukça,
Lakin, acık sakin…
Bu durumdan cacık olmaz zannımca.
Kaç kurtar kendini yol daha yakın,
Otobandan önce son çıkışı kaçırma sakın.
Sen senden gitmeden gel kendine etme yazıktır,
İnşallah bu ders, feleğin atacağı son kazıktır.
Tövbeler tövbesi, çıkıp gidilesi
Bi’ daha dönülmeyesi, hiç istenmeyesi
Bazen vaz geçilesi, zaman zaman diz dövülesi
Ama her şeye rağmen asla pes etmemeli
Göz görmeyesi, gönül katlanamayası
Lakin işte insan doğası, her an her şey olası?!.
De hayde kal sağlıcakla.
İklim’in Doran