Hepimizin hayatında geriye dönmek istediği günler olmuştur, benim oldu en azından. O zaman sahip olduklarımla, ya da o zamanki halimle hayat daha kolay görünüyor çünkü. Ama geçmişe bağlı yaşayamayacağım farkındayım, sonsuza kadar kaybettiğim şeylerin -ve kişilerin- yasını tutarak bu günlerimi harcayamayacağımın da farkındayım. Bunu artık daha iyi anlıyorum.
Geçmiş ne kadar cazip görünse de geçti ve yapabileceğim en iyi ‘şu anı’ en iyi şekilde değerlendirmek. Böylelikle geriye dönüp baktığımda ‘keşke’ demeyeceğim.
‘‘Keşke, günün değerini bilseydim, keşke daha çok ilgilenseydim ya da keşke… Sadece anın tadını çıkarsaydım.’’ Artık hepsinden kurtuldum diyebilirim. Belki henüz geri dönmek isteyeceğim kadar yenilikler geçirmedim hayatımda. Ama en azından her şekilde elimden gelenin en iyisini yaptığımı biliyorum. Değişimler korkutucu olsa da gelişmemizin bağlı olduğu tek koşul da bu.
Eskinin kolay görünmesinin sebebi sadece alışkanlıklar. O zaman da kolay değildi. İnsan eski sorunları artık dert etmediğinden olsa gerek, bazı konularda sadece güzel şeyleri hatırlıyor. Artık tüm sıkıntılar geçti bitti çünkü. Ama güzel anılar… Sonsuza kadar bizimle kalıyor.
Unutmayın, her anınız çok değerli. İleride değil, o an bunun bilincinde olun. Ve mümkün olduğunca çok anı biriktirin. Hepimiz eşit imkânlarla gelmiyoruz belki. Ama hayatımızın kalanında kendi imkânlarımızı yaratmak yine kendimize kalıyor.
Kendinizi yenilemek ve değişiklikler yapmak için yılbaşını, pazartesiyi ya da belli bir günü beklemenize gerek yok. Değiştirmek istediğiniz her ne ise bunu o an yapmalısınız. Ve son olarak, diğer insanlar için değil, kendiniz için yaşamaya başlayın. Hayat diğer insanları memnun etmek için çok kısa. Sizi ne mutlu ediyorsa onun peşinden koşun, onların hayalinin peşinden değil.