Gece’nin ayazında çıkan soğuk fırtınada, huzursuzluğun kasırgası insanı adeta yıkıp yerlebir ederken, gecenin sessizliği onu etkisiz hale getirene kadar hiddetle esen rüzgar, kanatları kırılmış küçük bir kuşa bile merhametsizce davranıyor, karşısına çıkan hicbir şeye zerre acımıyordu. Durmak bilmeyen yağmur damlaları birer kırbaç misalı sırtını delip geçerken , elindeki viyolaya geceye hatrı sayılır bir iz bırakmaya çalışıyordu. Aslinda amacı birşeyleri değiştirmekti bir bakıma. Mesela enstrümanından çıkan ezgilerle fırtınayı hafifletip yağmur damlalarınının yumuşak bir dokunuşla sırtına inmesini arzularken daha yumuşak darbelerle tellere yukleniyor geceye hic unutamadığı senfonilerle sesleniyordu. Gözlerini yumarak kafasını gökyüzüne kaldırdı. Gözlerini açmadı bir müddet.. sadece melodik bir civiltiyla öten rüzgarın sesiyle dudaklarini kıvırmış huzurla anı yaşıyordu. Başarmıştı. Durmak bilmeyen rüzgar şimdi onun melodileriyle karşılık veriyordu. Ağaçlar bu esnada dans ederken yıldızlar yanıp sönerek onu da davet ediyordu. Gülümsemek ne kelime! Mutluluktan coşkuyla geceye eslik ediyor yerinde duramiyordu. Son bir vuruştan sonra Boydan boya yere uzanmış deliler gibi gülümsüyordu… Gülümsüyordu çünkü gece ona bütün ihtişamıyla karşılığını vermişti.
Gece nin senfonisi
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum