Sevgisizlik sarmalının getirisi olsa gerek bana. Durgun bir deniz gördüğümde muhakkak orada dalga yaratmayı ister, kendime bir aşk hikayesi uydururum hemencecik.
Kolay da gelir ilk başlarda aslında.
Muhtemelen kavuşulacaktır eller, olunacaktır mutlu, kısa sürecek olsa da o hislerin, varlığı bile yeter insana.
Öyle ütopiktir mutluluk, birdenbire geldiğinde azı çoğu fark etmez, deli eder, kıpı kıpır olur yüreğim.
Ondandır benim durgun denizlerde dalgalanmaları dileyişim.
Ondandır benim değersiz olduğuma inandırıldığım kalplere girmeyi deneyişim.
Kolay değildir bilirim böyle şeyleri istemek, yapmak. İyi de gelmez sağlığıma eminim bu denlice saçmalamak.
Ama yalnızken de çekilmiyor ki lanet olası ömür. Saatlere bakarken bir başıma çeyrek kalışlarım, çok yaşadım.
Öyle olunca ne yaptım, yeni denizler, okyanuslar aradım.
Çoğumuzda böyle aslında, yalnızlığa tahammül bir hayli sınırda.
Hep yeni bir macera arayışına çıkıyor insan, farkında olmadan hoşlanıyor alelade bir insanın naçizane rüzgârından. Dalgalı denizlerde yüzmeye yeltendikçe ağrılar giriyor kollarına, doluyor ciğerleri, sıkışıyor kalbi, geçmiyor nefesi soluk borusundan aşağı, yaşayamıyor insan bir yere istenmediği halde girmeye çalıştığı, dalgasız denizleri zorla hırpaladığı zaman.
Oysa geçmişte ziyadesiyle sevildiği anları da sevgisinin ziyan edildiği aşkları da var.
Aldatılmıştı da insan bir aralar, inandığı davasında müebbet sürgüne mahkûm edildiği de olmuştu sonrasında. Seyir defterinde hatıradan çok yaşanmışlık, üstü karalı altı çizili mahlukatlar var.
Dost kazıklarının zaten haddi hesabı olmaz ki gönül meclisinde onların esamesi okunmaz.
Aşk ayrı arkadaşlık ayrı denir, ikisi birbirinden apayrı yerlerde denetlenir, cezası da ona göre, hassas terazinin adaletince kesilir. Böyle anlarda hep bir taraf daha ağır basar, bilirim.
En kalleş dost kazığının dahi cezası, sevgiyi ziyan eden ama masumiyet saçan şahsiyete uygulanan idamdan, çok daha hafiftir, şayet kalp sevdiğinden, kendisinden geçtiğinden yediyse darbeyi, değil arkadaşlık, anne baba olsa dahi bir yere kadar önemlidir.
Lakin onlarında cezası vardır, onlarında göz göze gelmeye yetecek cesaretleri olsa dahi gözlerini uzun süre sabit tutacak yüzsüzlükleri olmaz, olmamalı da keza. Hak edene kesilmeli ceza.
İnsanın insana attığı en büyük kazıktır aldatmak, bir diğeriyse sevgisini karşılıksız bırakmak.
Buna bir parantez açmak lazım ama, sevgiyi, sevmesine karşın, karşılıksız bırakanlara bu söylediklerim, yoksa sevmiyorsa zorlayamaz kimse, sevmesinde zaten, kime ne?
Ama sevdiğine, sevgisini veremeyecek kadar, sevgisiz bırakacak kadar aşağılık, kendi içindeki içsel, maziden kopan davaların cezasını, günceline kesecek kadar adaletsiz, sevdiğine sevdiceğim diyemeyecek kadar sevgisiz ise insan şayet, o halde bazı denizleri dalgasız bırakmak da gerek.
Nitekim ne olursa olsun o dalgalar döner dolaşır, yine gelir bizim ciğerlerimizden içeriye su olarak dolup taşıp, bizi nefessiz bırakır. Başkasına olmaz yani zararı.
Kimi sevgi(siz)ler ise yalnızca kendileriyle barışık, bir başkasına güvenemeyecek kadar içlerine kapalı, işlerine güçlerine odaklı, yeni heyecanlara açık dahi olsa geçmişiyle hasımdır, kapatamamıştır davayı.
O hesaplaşma önce kökten ve topyekûn bir son bulmalı, ondan sonra bir başkasıyla yeni yolun planları, bina temelinin son detayları, deniz boyunun ne denli uzun olduğu, vesaire, asıl o zaman konuşulmalı.
Kapanmamış hesabı olan kaptana, kalkıp da koca bir mürettebatı emanet edersen, güvertedeki toy miçoların heyecanına yazık olur, yapma o yüzden.
Bazı defterleri kapatmadan yeni maceralara yelken açılmaz azizim. Sonra her yeni denizin dalgasında boğulmaktır tek çıkış kapımız.
Durgun olmayan bir denizde dalga yaratmak için de başka denizlerle bağları koparmış olmak gerekir.
Zira insanın yarım dahi kalamamış hikâyeleri varken, doyumsuz şekilde bir yenisine daha aç köpekten hallice susaması, bırakalım hiç müdahale etmeyelim aslında, kendi kendini bitirsin dalgalandırmaya çalıştığı durgun kıyıların sert kayalarına çarpa çarpa.
Sonunu getirsin, emekli edilsin malulen, deniz maceralarından sonsuza kadar, küstürsün çocukluğunu ona, yarım kalsın hayalleri, hak ediyor ne de olsa.
Bir kenarda not edilsin, aşkla çevrilmiş dört yana sahip bir geminin, güvertesinden atlayarak kaçıp gidip engin denizlerdeki anlamsız aşk arayışı.
Yeni gelecek miçolara anlatılsın sonra, bu ahvali karmakarışık olan kaptanın, aşk uğruna hiç edilen hayatına, noktayı koyan son intiharı.