Selamlar! Hem kitap hem film önerisiyle geldim. Aslında film kitaptan uyarlama. Dokuz Peruklu Kız kitabını 13 yaşımdayken okumuştum. Sanırım o sıralar bana ağır geldi. Çünkü çok bir şey anlayamamıştım. Kitabı ödünç aldığım için bitirdiğimde aldığım yere geri verdim. 15 yaşına geldiğimde tekrar aklıma geldi ve internetten satın almak istedim. Filminin de olduğunu o zaman gördüm. Hemen izledim. Evet, her şeyi hatırlıyordum. 13 yaşında okuduğumda anlayamadım sandığım her şeyi filmde de gördüm. Şimdi size öneriyorum!
DOKUZ PERUKLU KIZ (2013)
Kitap, otobiyografi/günlük şeklinde. Kitabın yazarı Sophie van Der Stap, 21 yaşında kansere yakalanır. Henüz çok gençtir, geleceğe dair çok planı vardır. Ve kanser hayatına balyoz gibi inmiştir. 21 yaşında bir kızın partilerden partilere koşturması, üniversite hayatına atılması gerekirken O, hastanede kemoterapi almaktadır. Gerek ailesi, gerek arkadaşları, gerek hemşireler, ve gerekse kendisi O’na çok destek oldukları için, moralini düzgün tutmaya, güçlü durmaya ve normalleştirmeye çalışır. Saçlarını kendi elleriyle kazır, kendine farklı renk ve modellerde 9 tane peruk alır. Her birine farklı bir isim ve karakter belirler. Bir peruk erotik, bir peruk tatlı, bir peruk inek gibi hepsinin farklı karakterleri vardır ve Sophie bunlardan gün içinde hangisini takarsa o gün o olur. Hastalığının gidişatıyla alakalı bir blog yazar. Nihayet hastalığı yendikten sonra da blogunda yazdıklarından bir kitap yapar.
Filmden bir kesit:
Yaşlı kanser hastası: Sen şanslısın, gençsin, dirayetlisin. Hastalığı yenme ihtimalin daha yüksek.
Sophie: Evet… evet şanslıyım.
“Ben şanslıyım, çünkü gencim. Hastalığı yenebilirim. Görecek daha bir sürü günüm var. O da şanslı, bu yaşına kadar yaşayıp çocuklarını, torunlarını görebilmiş. Hiçbir şey kaçırmadı ve kaçırmayacak…”
İyi seyirler
