Fidan

Fidan

Fidan

Bahçenin kapısına doğru yürürken gözüme bir fidan ilişti. Daha önce dikkatimi çekmemişti. Yanına gittim, henüz daha küçük olmasına rağmen toprağa sağlamca tutunmuş. Lakin gövdesinde derinden bir çatlak olduğunu gördüm, sanki saklamaya çalışır gibi bir hali var. Çevresinde başka hiçbir bitki yok, sanırım kendini korumak için bir alan tasarlamış. Sen de nereden çıktın?

Seni buraya ben dikmedim, eminim. Bunu pek beceremiyorum. Uzun süredir bahçeyle de ilgilenmiyorum, her yer yaban otlarıyla dikenlerle dolmuş. Bahçeye genişçe bir göz gezdirdim. Madem burada filizlendin ve büyüyeceksin bahçeyi bir düzenlemem gerekiyor. Çatlak için endişelenmene gerek yok hemen hallederiz. Burayı temizleyebilir miyim bilemiyorum, bahçe epey kötü hale gelmiş. Fakat deneyebiliriz, sen de bana yardım eder misin?

Bahçe önceden böyle değildi, şimdiki hali seni yanıltmasın. Çevresindeki yıkılmaya yüz tutmuş çitler eskiden sapasağlamdı. Bahçeme zarar verecekler diye içeriye kimseleri almazdım. Çeşit çeşit ağaçlarım vardı, bahçenin her yanına dağılmışlardı. Güneşten usananlar gölgelerinde soluklanırlardı, bir meyveleri vardı daha önce böyle bir şey tatmamışsındır! Bahçenin bir tarafında sebzeler yetiştirirdim, hepsi birbirinden canlıydı. Şu an yerinde yeller esen bahçenin merkezinde çiçeklerim vardı. Renkleri göz kamaştırırdı, onlara ulaşmak için kaçaktan içeriye girmeye çalışırlardı. Burayı tekrardan eski haline getirebilir miyiz?

Depodan el aletlerini kaptığım gibi giriştim. Düzelmesi biraz zaman alabilir, ilk iş yabani otları toplamak olsun. Ellerime sürekli dikenler batıyor, kollarım kesildi, ayaklarıma dolanıyorlar. Oldu mu şimdi, kan ter içinde kaldım. Otları bir temizleyeyim hemen çitlere girişeceğim. İçeriye benden habersiz kimseler girmesin. Lakin önce gölgende bir soluklanayım. Seni unuttuğumu mu zannediyorsun?

Fidanın yanına geldim, güneş batmak üzere, gölgesi tüm bahçeyi kaplıyor. Önce bir gülümseme aldı beni, bu nasıl mümkün olabilir. Fidanın gölgesine yattım, yaprakları arasından hafiften güneş süzülüyor. Kolumu kafamın arkasına alıp ayaklarımı uzattım. Derinden bir nefes aldım, o kadar huzurlu ve mutluyum ki göz kapaklarım ağırlaştı, her an uykuya teslim olabilirim. Başımı fidana doğru çevirdim, yaprakların hışırtısı bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibi. Bir dalı hafiften toprağa doğru eğilmiş sanki bana selam veriyor.  Yaprakları rüzgar ile birlikte süzülüyor, gözlerim kamaştı. Yaprakların sararmaya mı başlamış?

Hey, sanırım büyümekten vazgeçiyorsun. Buna maalesef izin veremem, merak etme büyümeye devam edeceksin, bak bahar da geliyor, çiçekler açacaksın, meyvelerini vereceksin. Bu bahçenin en büyük ağacı olacaksın, köklerin tüm toprağa hakim olacak. Daha yolun başındayız, bahçenin işleri var. Birden tüm bahçeyi eski haline getirmemi bekleme benden. Fakat anlaşmamız gerekiyor, pes etmek yok tamam mı?

——–

Günlerdir elimden gelen her şeyi yapıyorum. Bak seni hiç susuz bırakmadım, toprağına gübreleri ektim. Dallarını onarmaya çalışıyorum, eğilme diye yanına uzunca bir odun diktim. Tüm işimi gücümü bıraktım seninle ilgileniyorum! Temizlemeye başladığım bahçeye tekrardan yaban otları akın etmeye başladı. Neden vazgeçiyorsun?

Seni iyileştirmem için bana izin vermiyorsun. Gün geçtikçe iyice çökmeye başladın. Dalların kırılmış, yaprakların epey dökülmüş. Elimden hiçbir şey gelmiyor, çok çaresizim. Senin de çevrende otlar çıkmış, böcekler, mantarlarlar gövdende bitmeye başlamış, hepsini ellerimle yoldum, attım. Sana ben mi zarar veriyorum, zannımca sen kendi halinde burada büyüyecektin, bana ihtiyaç yoktu. Yoksa sana sebep mi verdim, zaten solacak mıydın?

Bana bir ümit vermiştin, şimdi geri alıyorsun. Bahçe eski haline dönemeyecek değil mi? Burada bitip gideceksin. Ben de zaten bahçeyi temizleyemeyecektim. Baksana hemen her tarafını dikenler sarmış. Bahçeyle o kadar ilgilenmemişim ki ne yapacağımı bile bilmiyordum. Ahmaklık ettim, toparlarım sandım. Haklıyım değil mi?

Şimdi ben gidiyorum, artık bahçeye de uğramam. Her şeye senin için başlamıştım. Tekrardan kapının yolunu tutuyorum. Senin solduğunu gördükçe umudum benden çekiliyor. Fakat sakın unutma ben nahoş bir insan değilim, elimden geleni yapmaya çalıştım. Umarım ben gittikten sonra tekrardan yeşermeye başlar, büyümeyi sürdürsün. Yaprakların rüzgarla dans eder, meyvelerini tüm bahçeye dağıtıp burayı ihtişamlı bir hale getirsin. Ama biliyor musun, senin büyüyüp meyvelerini vereceğini düşünmek, bahçenin tekrardan eski haline geleceğini hayal etmek bile güzeldi. Ben göremesem de umudunu kaybetme olur mu?

Ben beceremedim ama sen vazgeçme.

Donat
Merhabalar ben Donat, öncelikle hoş geldiniz. Belirteyim, burada sizlere hiçbir şey vaat etmiyorum. İçimde bir Donat daha var, hayatım boyunca onun isteklerine göre hareket ettiğimi anladım. O ne istiyorsa, farkında olarak veya olmadan, onun doğrultusunda hayatıma devam ediyorum. İçimdeki Donat'ın yazı yazarak kendini ifade etmeye çalıştığını düşünüyorum, bu nedenle bu sayfayı açtım. Burada Donat'tan gelen ifadeleri, yorumları, eleştirileri, mutlulukları, üzüntüleri, hayal kırıklıklarını, duyguları, düşünceleri, düşleri, hayalleri ve haykırışları paylaşacağım. Ben paylaştıkça rahatlayacağım, sizlerin de okuyarak beni anlamasını bekliyorum. Umarım güzel vakit geçirirsiniz, şimdiden teşekkür ederim. Olumlu veya olumsuz eleştiriler, yorumlar, yazılar hakkında sorular için veya da merak ettiğin her şey için mesajınızı bekliyorum. Sitemden de beni takip edebilirsiniz: http://www.donattan.com
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İlk Yazı İlk Göz Ağrım
Sonraki
Türkiye’nin Otomobili Devrim

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.