Feminizm, kadın haklarını savunan bir hareket olarak bilinir. ama Çin işgalindeki Doğu Türkistan’da Uygur kadınlar Çinli işgalcilerin tecavüzüne uğruyor, Uygur kızları zorla topraklarından alınıp fahişeliğe zorlanıyor. Çinlilerle baskıyla zorla evlenmeye zorla evlenmeye mecbur bırakılırken, kadın haklarını dillerinden düşürmeyen feminist örgütlerden hiç ses çıkmıyor.
Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı asimilasyon politikasından en fazla etkilenen kesimlerden biri de kuşkusuz kadınlar.
Komünist Parti yönetiminin şiddet içeren politikaları, bölgede milyonlarca Uygur kadını mağdur ediyor ve temel insani haklarından mahrum bırakıyor.
Doğu Türkistan’da kadınlar, temel bir özgürlük olan inanç hürriyetinden mahrum bırakılmış durumda. İslam dininin emirlerinden biri olan tesettür konusunda Çin, kadınların yüzlerini örtmesi, siyah ve uzun örtüler tercih edilmesi gibi mefhumları tamamen yasakladı. Bunun yanında kadınların da içki içmeye, dans etmeye zorlandığı ve inançlarının ön gördüğü biçimde yaşamalarına izin verilmediği biliniyor. Kadınların İslami eğitimine de, diğer erkekler gibi kısıtlama getirilmiş durumda.
Kadınların bölgede karşı karşıya kaldığı bir diğer ihlal ise cinsel şiddet. Çin polis ve askeri güçleri birçok kere Türkistan’da yaşayan kadınlara sistematik şekilde tecavüz etmekle suçlandı. Bölgedeki cezaevlerinde ve toplama kamplarında gerek keyfi gerekse bir cezalandırma şekli addedilerek kadınlara tecavüz edildiği biliniyor.
Çin’in bölgede yaygın olarak izlediği bir diğer politika da Müslüman Türk halkın evlerine Çinli erkekler yerleştirmek. Çin hükümeti, evlerdeki erkekleri toplama kamplarına attıktan sonra, hükümetin görevlendirdiği erkekleri bölgedeki evlere yerleştiriyor. Müslüman aileler bu erkeklerle yaşamaya mecbur bırakılıyor. Ayrıca Uygur kadınların zorla Çinli erkeklerle evlendirilmesi de bölgede yaşanan bir diğer yaygın asimilasyon uygulaması.
Batı merkezli feminist örgütler sessiz
Çin’in Doğu Türkistan’da kadınlara yönelik sistematik ihlallerine rağmen, dünya çapında ‘kadın haklarını savunma’ parolasını gündeme getiren Feminist örgütler, bu konuda sessizliklerini koruyor.
Başta Batılı ülkeler olmak üzere birçok bölgede faaliyet gösteren, özellikle İslam dünyasında Batılı ülkeler tarafından fonlanan Feminist yapıların kadınlara yönelik bölgede yaşanan sistemli ihlalleri gündemlerine almıyor oluşu dikkat çekiyor. Ortadoğu’da İslami ve kültürel birçok uygulamayı eleştiren ve ‘kadınların haklarının sömürüldüğünü’ ifade eden Feminist örgütler ve kadın hakları dernekleri, Doğu Türkistan’da kadınların yaşadığı temel insan hakları ihlalleri konusunda herhangi bir tepki göstermiyor.
Söz konusu grupların bu ikircikli tutumu, özellikle insan hakları penceresinden bakıldığında oldukça dikkat çekici bir durum oluşturmuyor mu?