Bir derdinizin olduğunu ilk ne zaman hissedersiniz? Nasıl farkedersiniz?
Benim direk iştahım kaçıyor, canım yemek yemek istemiyor. Hatta çoğu zaman yemek yemek direk aklıma gelmiyor.Ordan anlıyorum içimde ters giden, beni rahatsız eden bir şeyler olduğunu. Bazen dertlerimiz gizler kendini göstermez öyle hemen. İster ki sen keşfet. Senin dikkatini çekmek için türlü türlü ipuçları verir, rahatsızlıklar verir “farket artık beni” deme şeklidir bu. Kimisini midesinden kimisini bağırsağından kimisini başından vurur. Onu da anlamayız çoğu zaman üşüttüm herhalde der geçeriz. Halbuki o sinyaldir “biraz kendi içine çekil , bir uzan, dinlen, düşün bakalım noldu sana?” demektir. Çoğumuz görmezden geliriz ve biz görmezden geldikçe sinyaller artmaya başlar önce agresiflik alır yerini, sinir hali kaplar içini. Sonra eften püften şeylere bağırırken buluruz kendimizi. Çünkü içimizde sürekli olarak görmezden geldiğimiz görsekte ertelediğimiz bir şeyler vardır. Eğer inat eder kendimize vakit ayırıp zamanında “noluyor bana?” sorgulaması yapmaz isek bir gün saçma sapan bir şeye alınıp ağlarken buluruz kendimizi ve o zaman aniden bir aydınlanma yaşar” ben niye böyle oldum” diye sorarız kendimize nihayet. Bu anlattığım benim kısır döngüm. Bunu yeni farkediyorum ve o yüzden yazıyorum.Derler ki; farkettiğin yerde değişim başlar. Bundan sonra kısa aralıklarla sıksık kendime “gerçekten iyi miyim?” diye soracağım. Böylelikle bu kısır döngüden çıkmış, bu çetrefilli ve stresli dönemi zahmetsiz atlatmış olacağım. Bu kadar basit işte bazen hayat. Farkında yaşamak bu yüzden kıymetli. Soru sormak bu yüzden değerli. Anlatacaklarım bu kadar.